Bu imparatorluk kültür itibarıyla Türk-İranı, hukuki teşekkül bakımından Türk-Moğol, siyasî-dinî disiplin bakımından ise Moğol-Arap idi. Timur bu bakımdan kendisinde Şarlken (Charles-Quint) kadar muhtelif şahsiyetler taşımaktadır. Bu tezatlar onda kendini göstermez yahut daha doğrusu onların parlak bir şekilde imtizacı onun şahsiyetini yükseltmektedir. Filhakika karşımızda eşsiz bir şahsiyet, iki büyük devrin kavşağında muhtelif medeniyetleri nefsinde birleştiren bir insan üstü varlık bulunmaktadır. Uzun boyu, büyük kafası, renkli teni ile dünyayı bir baştan bir başa durmadan dolaşan bu topal, daima kılıç kullanan bu sakat el, "yayı kulağına kadar gererek" Cengiz Han gibi attığını düşüren bu okçu, Cengiz Han gibi yenilmez bu cengaver, Cengiz Han gibi zamanına hükmetmektedir...
Sayfa 413
O yeni bir hukuk yaratmaya tamamıyla cesaret edemiyor, fiilen yeni bir vaziyetle iktifa ediyor. Hakikatte Moğol hâkimiyeti yerine bir Türk hâkimiyeti, Cengiz Han İmparatorluğu yerine Timur İmparatorluğu'nu getiriyor; fakat hukuken az çok hiçbir şey değiştirmemek iddiasındadır. O aynı şekilde şeriat lehine Cengiz Han Yasak'ını kaldırdığını hiçbir zaman söylemedi. Bilakis İbn Arabşah, bizim için böyle bir itham ne kadar garip görünürse görünsün, "Cengiz Han Yasak'ını Şeriata tercih" ettiğinden dolayı ona fena Müslüman nazarıyla bakacaktır. Belki bu itham, Timur'un Orta Asya ahalisi önünde Cengiz Han muakkibi, yeni bir Cengiz Han gibi görünmeye ehemmiyet vermesinden dolayı tamamıyla şekli bir noktayı nazara dayanmaktadır. Fakat uygulamada bunun aksi görülür. Onun daima vadettiği, yardım dilediği şey Kur'an'dır, onun muvaffakiyetleri hususunda imamlar ve dervişler kehanette bulunurlar.
Sayfa 413
Reklam
Yükselişindeki hesaplı yavaşlık ve lâzım geldiği zaman itaat etmesindeki, oyun icap ettirdiği zaman da çekilip gitmesindeki soğukkanlılığı Cengiz Han'ı hatırlatmaktadır. Moğol fatihi gibi Maveraünnehir'li şefin de ilk zamanları oldukça karanlıkur. Kabiliyetsiz Vang Han'ın idaresinde hizmet ettiği gibi o da emir altında, kıymetsiz bir bey olan Emir Hüseyin'in emri alında hizmet etmeye razı olmuştur. Timur'un Horasan'a kaçışı, Seistan'dan Taşkent'e kadar geçirdiği maceralı hayat Cengiz Han'ın Balcuna üzerindeki kötü günlerini hatırlatmaktadır.
Sayfa 411
Timurlenk yani Aksak Timur da denilen Timur, 8 Nisan 1336'da Maveraünnehir'de Semerkant'ın güneyinde Keş yani bugünkü Şehrisebz'de doğdu. Timur devri tarihçileri onun soyunu Cengiz Han'ın bir arkadaşına çıkarmaya, hatta doğrudan doğruya Cengiz Han sülalesine bağlamaya çalışmışlardır. Hakikatte o katiyen bir Moğol değil, bir Türktü. Barlas Kabilesine mensup ve idaresini elinde bulundurduğu Keş şehri etrafında yurtlanmış Maveraünnehirli asil bir ailedendi.
Sayfa 406
Cengiz Hanın cesedi, Kerulen ve Onon ırmaklarının kaynağında, evvelce Tengri'nin kendisiyle konuştuğu mukaddes Burkan Kaldun (bugünkü Kentey) Dağı civarında gömüldü. 1229'da halefi Moğol âdetince, onun şerefine muazzam kurban âyinleri yapacakur. "Adet mucibince babasının ruhuna üç gün yemekler takdim edilmesini emretti. Noyan ve general ailelerinden en güzel kırk kız seçtirdi. Bu kızlar, ağır elbiselerle, çok kıymetli mücevherlerle süslendi ve Reşideddin'in ifadesine göre Cengiz Han'a öteki dünyada hizmet etmeye gönderildi. Bu vahşiyane tazim merasimini güzel atların kurban edilmesi takip etti."
Sayfa 257
Moğol taktiği, mükemmelleşmiş bir halde, ziraatçı ülkelerin kenarında mutat akınlarla ve stepte toplu bir halde yapılan büyük avlarla teşekkül etmiş ebedi göçebe taktiği, Hiyong-nu ve Tukyuların malúm eski taktiğidir.
Sayfa 235
Reklam
599 öğeden 571 ile 580 arasındakiler gösteriliyor.