Moğol kimliği üzerine
Moğollar'ın ne dereceye kadar kendi dillerini konuştuklarını söylemek oldukça güçtür. Buna karşılık çoğu kez topluluk şuurunu kaybetmemişlerdi. "Çağatay Hanlığı" denen yere onlar "Moğolistan" ve "Moğollar" diyorlardı. Böyle olmakla birlikte, bu topluluk şuuru, kendilerini Türklerden farklı görme derecesine kadar uzanmıyordu, çünkü Türkçe ile Moğolca'nın akraba olduğunu, iki ulusun içli dışlı olarak bir arada yaşadıklarını, aynı kültür mirasını paylaştıklarını biliyorlardı. Arada bir farklılık olduğu konusunda kuşkuları vardı, ama bunun ne olduğunu bilmiyorlardı. Böylece Türkçe konuşan Kırgızlarla Moğolları bir arada anımsayan tarihçi Muhammet Haydar şöyle diyordu: "onlar tek bir ulus oluştururlar" ama şunu da eklemeyi ihmal etmiyor: İlk uluslar putperestken, ondan sonrakiler İslamiyet'i kabul etmişlerdi.
Sayfa 34 - Milliyet YayınlarıKitabı okudu
Çağatay Hanlığının Parçalanması
Hanlığın parçalanması tamamlanmıştı: İki hükümdarla iki hükümdarlık vardı. Biri kuzeyde Moğolistan; öteki de güneyde Maveraünnehir. Her ikisi de Çağatay olduklarını öne sürüyorlardı. Doğrusu ikisi de öyleydi.
Sayfa 43 - Milliyet YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Timur'un gericilere tepkileri
Tirmiz beyi, Seyit Ebü'lmeali Hanzade, Hazreti Muhammed sülalesinden gelmenin verdiği saygınlığı kullanarak, kıyamet gününün geldiğini ilan ederek bütün Müslümanları çevresinde toplayarak imanlarını ispat etmelerini istedi. Olay vahim bir hal alabilirdi: Bazen böylesi bağnazlık hareketlerinin nerelere kadar uzanacağı gayet iyi bilinir. Böylesi olaylara çok sık rastlanıyordu ve Timur'un haklı olarak dinci gruplara dayandığını unutmayalım. Bu olaylarda sözkonusu olan rakipler arasındaki çekememezliktir. Çünkü Ulu Hakan, Seyit Baykara'yı yanına din danışmanı olarak almıştı. Ahiret ile ilgili bu hareket beklenen başarıya ulaşamadı ve Belh ile Tirmiz bölgelerinin dışında pek yayılmadı. Böyle olmakla birlikte Zenda Haşim'in 1371 yazında ikinci kez ayaklanmasını kışkırttı, ancak Timur olayı pek önemsemedi ve 1371 sonbaharında (Ali Yezdi'nin söylediği gibi 1370 yılının sonlarına doğru değil) ilk Moğolistan seferini başlattı. Gerçekten de Hanzade'nin başkaldırısı bir saman alevi gibi çabucak söndü ve Şibargan'da Çaku Barlas tarafından kuşatılan Zenda Haşim 1372 yılının kışında teslim oldu. Affedildi.
Sayfa 73 - Milliyet YayınlarıKitabı okudu
Türk-Moğol uluslarından hiç biri, kendi ırkından olan birilerinin güçlenip yakınlarında bir devlet kurmasına asla tahammül edememişlerdir. Hindistan'daki Müslüman imparatorluğu Türkler'in elindeydi. Bu kadar onların mahkum edilmelerine yeterli nedendi. İşte bu nedenledir ki Timur, Osmanlıları ve Memlukları, sırf Türk oldukları için yenmek istiyordu. Yüzyıllar boyunca, Moğolistan'da, Isfahan'da ya da İstanbul'da, kabul gören temel görüş, göklerde nasıl olsa tek bir Tanrı varsa, yeryüzünde de tek bir hükümdar bulunmalıdır, yolundaydı. Bu görüş sadece Türk-Moğol hükümdarları için geçerli sayılmış, ötekiler ise, iktidarı zorbalıkla ele geçiren kişiler olarak kabul edilmiştir.
Sayfa 123 - Milliyet YayınlarıKitabı okudu
Türk Tarih Tezi’nin ana argümanlarını şöyle sıralayabiliriz: “1) Asyave Avrupa’da ‘eneololitik’ (o zamanki sınıflamaya göre neolitik ve onu takip eden maden çağları) uygarlığı yapanlar beyaz ırktan brakisefallerdir. 2) Brakisefal ırkın anayurdu Orta Asya’dır. 3) Türkler sarı ırktan değil beyaz ırktandır ve anayurtları Moğolistan değil Orta Asya’dır. 4) Sümerler Mezopotamya’nın otokton halkı değildir; Orta Asya’dan gelmişlerdir; dil ögeleri ve ırksal özellikler bakımından Türklerle akrabadırlar. 5) Tıpkı Sümerler gibi Hititliler de Orta Asya kökenlidir. 6) Bunun gibi Mısır’a uygarlığı taşıyan halk da Orta Asyalıdır.”
Moğol adı uyduruldu mu?
Moğol etnik ve dilbilimsel olgusunun yok sayılması yeni bir şey değildi ve Moğolların arasında da pek bir itiraz eden olmamıştı. Bu düşüncenin, İran İlhanlılarının elçiliğini yapmış olan büyük tarihçi Raşidüddin tarafından da ısrarla söylendiğini görüyoruz. Birkaç kez yineleyerek, Moğolistan'da ve Sibirya'da bir Moğol ırkı ile bir Türk ırkının bir arada yaşamadığını. sadece bir tek ırkın bulunduğunu ve bunun Türk ırkı olduğunu, "Moğol" adının yeni bir buluş olduğunu kesin olarak söylüyor. Bizce bu yanlış değildir. "Bugün Moğol adı verilen uluslar, ilk çağda bu adı taşımıyorlardı ve bu deyim onların döneminden sonra uydurulmuştu […]. Bugün dahi, Moğol ulusu, Türk uluslarından biridir. Moğolların elde ettikleri güç ve şöhret nedeniyle öteki Türk boyları da o adı benimsedi. Aynı neden daha önce aynı boylara Tatar adını benimsetmişti. Tatarlar da Türklerin en ünlü kollarından biridir.
Sayfa 217 - Milliyet YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Cengiz Han'ın ruh sancağı Moğolistan'ın uçsuz bucaksız "mavi göğü"nün incecik bulutlarının arasındaki rüzgârla hâlâ dalgalanmaya devam ediyor.
Sayfa 353Kitabı okudu
MÖ 206'da Tung-hu'ları kesin bir yenilgiye uğratan Mo-tu, onların halkını, hayvan sürülerini ele geçirdi. Bu yenilgiden sonra Hsien-pi ve Wu-huanlar İç Moğolistan'ı terk ederek Mançurya'nın doğusuna gittiler. Bugünkü Şira Müren ve Liao-ho Irmağının bulunduğu bölgeye yerleştiler. Yine de Hun baskısından kurtulamamışlardı. Her yıl onlara vergi olarak, sığır, at, koyun ve samur kürkü yolluyorlardı.
Sayfa 85 - Kronik KitapKitabı okudu
Adı bilinen ilk Hun hükümdarı (ch'an-yü'sü) T'ou­ man'dır. Hükümdarlığa başlama tarihi kaynaklarda bildirilmese de MÖ 221 yılında Hun tahtında görülen T'ou-man, MÖ 209 yılında ölümüne kadar hükümdarlığını sürdürmüştür. Onun vaktinde Çin­liler Hunları yenerek kuzeybatı Çin'den çıkarmışlardır. Söz konusu geri çekilme Orhun, Selenga, Onon, Ongin gibi ırmakların havza­larında yani Ötüken ve Moğolistan coğrafyasında Hunların nüfus açısından yoğunlaşıp güçlenmelerine sebep olmuş; gelecekteki bü­yük imparatorluğun temeli atılmıştır.
Sayfa 85 - Kronik KitapKitabı okudu
Yenilen düşmanın kızıyla isteyerek evlenilir ve eski devirlerde olduğu gibi, düşmanı öldürdükten sonra onun karısını almak konusunda hiç duraksanmazdı. Öyle görünüyor ki bu sadece yenilenlere ve Timur'un tek görkemli ünvanı olan, imrenilen damat ünvanını taşımak için değil, ama daha çok zaferi şaşmaz bir alışkanlıkla kutlamak ve onuru kırılmış düşman prensin erdemlerinden bazılarını edinmek içindi. Bu evlilikler XIV. yüzyılda, Timurlular da olduğu kadar komşularında da geçerliydi. Timur böylece Çağatay ve Moğolistan hanlarının kızlarıyla yeniden evlenmiştir. Oğluna, Harizm hanının kızı Hanzade'yi vermiştir. Aynı şekilde, 1380 yıllarında Karakoyunlu Kara Ahmet, Mardin beyi Melik İsa'yı bozguna uğrattıktan sonra, onun kızıyla evlenmiştir.
Sayfa 234 - Milliyet YayınlarıKitabı okudu
Geri199
1,000 öğeden 991 ile 1,000 arasındakiler gösteriliyor.