Böylelikle dil, benim için şiir içinde şu veya bu biçime girmekle herhangi bir anlamı ifade eden "malzeme" olmaktan çıkmış ve bizatihi kendisini gösteren bir varlık kazanmıştı. Bu yüzdendir ki her yeni şiirimde "kapalılık" kendini daha az hissettirir olmaktaydı. Artık benim için bir mısra yazılmaya değer görülüyorsa bu, onun ustalıkla düzenlenmiş yapısından ötürü değil, bana kendimin de bir parçası olduğu dünya ile ilgili olarak yaptığı ifşaat yüzündendi.
Teorik kitaplar okumak herhangi bir roman okumaktan daha çekici geliyordu. Çünkü böylece alelâde sandığım nice olayın, nice nesnenin ne büyük bir fevkalâdelik taşıdığını anlayabiliyordum.