" Televizyon olmadığı için pencereden bulut seyretmeye başladım. Oradaki yayın çok iyi, haberleri daha güvenilir, gelip geçen bir iki uçak dışında pek reklam almıyorlar ve asıl önemlisi akşamları gök gürültülü sürpriz programlar var. Filmler genellikle kırlangıçların hayatı üzerine ve belki biraz monoton, ancak oldukça realist ,,, "
İnsan soyu, çok monoton bir yapıya sahip. Çoğu insan, zamanın büyük bir kısmını yaşamak için harcıyor; geriye kalan birazcık özgürlük ise onları o denli korkutuyor ki, ondan kurtulmak için ellerinden ne gelirse yapıyorlar. Ey insanoğlu ve kaderi!
Reklam
"Sanki her gün aynıymış gibi. Dün bu saatlerde de buralardaydık. İnsanın kapalı ya da açık havada yaşaması hiçbir şey değiştirmiyor. Evde de aynı, dışarıda da aynı. Evindeyken, her gün aynı saatlerde televizyondaki kanalları karıştırıyorsun, sokaktayken de her gün aynı saatlerde çöpleri karıştırıyorsun. Hiçbir fark yok. Hayat tek hoparlörü çalışan bir müzik seti gibi. Müziğin sadece bir bölümünü duyuyorsunuz. Diğer hoparlörden ne çıktığınıysa kimse bilmiyor. Hayat her anlamda monoton."
Karanlık. Karanlık .Kapkaranlık. Bazen insan ruhu yüzüne gece döner ve o zaman hiç güneş doğmaz. Gün bir döngü değil ,monoton bir çizgi halini alır ve dünya tıpkı bir kağıt gibi dümdüz olurken , hayat engebeli olmaktan çıkıp engebenin kendisine dönüşür. Kötü günler denen vakitlerdir bunlar. Aslında ölü günler denmesi gereken, her insanın, ömrünün değişik zamanlarında içine düştüğü bataklık günleridir. Hatıralarda hep çok siyah , az beyaz ve hiç renkli olarak yer eden ,doğduğuna pişman olma zamanları... Sadece yaşayanın bildiği , dışarıdan bakanın gülümsediği günler,geceler.. Herkesin kıyameti kendine koptuğundan ve herkesin yangını kendini yaktığından , içinde olduğunuz karanlığın ne kadar koyu olduğunu kimse göremez . Geçer derler sadece bilmiş bir tavırla , geçer merak etme. Doğrudur söyledikleri, gerçekten de geçer ama ancak sen tek başına , o karanlıkta yeterince uzun süre yürüdükten sonra...
Sayfa 261Kitabı okudu
Başını kaldırıp yukarı baktı ve yıldızlı gökte ufuktaki tek kızıl yıldızı seçti; Tanrıça Lostris'in yıldızıydı bu. Onun tılsımını yükseğe kaldırdı ve Tanrıça'ya Övgü'yü musiki makamında okumaya koyuldu. Daha ilk kıtayı tamamlamıştı ki öfkeli ve yabana bir gücün varlığını hissetti. Başka bir tanrı çağrıya yanıt vermişti, Taita da iştar"! tanıdığına göre, bunun hangisi olduğunu tahmin edebiliyordu. Övgünün ikinci kıtasına başlaması üzerine ilersindeki kayanın üstünde bir parıltı belirdi. Marduk'un tapınağındaki kurban ateşinin yandığı zamanlar ocağın bakır duvarlarında beliren kızartı gibi bir şeydi bu. Taita, "Marduk gücendi ve öfkesini gösteriyor," diye hoşnutluk duydu. İhtiyar adam hafif hafif ışıldayan noktaya gidip durdu ve monoton bir tonla konuşmaya başladı: "Ülkenden ve tapınağından çok uzaklardasın, ocakların Marduk'u. Bu Mısır ülkesinde sana tapınanlar çok az. Güçlerin burada dağılmış durumda Tanrıça Lostris'e sesleniyorum, sen ise buna karşı koyamazsın." Taita böyle diyerek eteğini kaldırdı. "Ateşini söndürüyorum, Marduk," dedi ve bir kadın gibi yere çömelerek kayanın üstüne işedi. Kaya, demircinin fırınındaki bir metal külçesi gibi cızırdadı ve buhar salıverdi. "Yok Edici Marduk, Tanrıça Lostris adına senden kenara çekilip geçmeme izin vermeni istiyorum."
"Hayat devam ediyor, hatta bu konuda dürüst davranırsak, biraz da fazla uzun sürüyor. Uzun bir hayatta yaşanacak otuz ya da otuz beş bin gün vardır ama bunların çok azı önemli şeylerin yaşandığı büyük günlerdir. Geri kalanı -çoğunluğu, yani on binlerce gün- önemsiz, birbirini tekrar eden monoton günlerdir. Hemen yaşar ve unuturuz. Dönüp de hayatlarımıza baktığımızda bu aritmetiği hiç düşünmeyiz. Bir avuç büyük günü hatırlarız ve gerisini bir kenara atarız. Uzun ve şekilsiz hayatımızı, benim yaptığım gibi, bu küçük hikayelerin içine sığdırmaya çalışırız. Ama hayatlarımız sıradan, hatırladığımız günler çöplüğü ve “son” denen şey hiçbir zaman son değil."
Reklam
" Neden hepimiz hayatı dolu dolu yaşamak yerine, hayatı monoton bir halde yaşıyoruz. Eğer yaşamak buysa biz yaşamıyoruz. Muhakkak bir şeylerin elimizden kayması ve acı günlerimi yaşamamız gerek sanki? Bunlar ders olmadan anlayabilsek yaşamanın değerini, her şey çok daha güzel olurdu."
Sayfa 243Kitabı okudu
Monoton bakış
"Bir yeri yıllarca gördüğünüz zaman" dedi düşünceli bir şekilde, "ne kadar güzel olduğunu farketmeyi bırakıyorsunuz".
Sayfa 195Kitabı okudu
Neden ille de “cılkı çıkmış, erkek egemenliğine dayanan monoton ve mutsuz evlilikler” ya da “katı, duygusuz, özgür ve yalnız bir kadının iş hayatındaki mutlak başarısı”… Bir kadının hem başarılı bir iş hayatı hem de huzur içinde tatlı bir yuvası bir arada olamaz mı? Olamayacak mı?
1,000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.