Makine gibi bir düzenle devam eden monoton bir hayattı bu. Günler bir diğerinin aynısıydı...
"On bininci gün"- Bensiz Ayna- Yiğit Kulabaş
Çoğu insan farkında dahi olmadı özel bir dönem noktasıydı on bininci gün.
Bu önemli gün, yirmi yedinci yaşın yaklaşık beş ay sonrasına denk geliyordu. Gençlik denen evre tam o gün bitiyordu.
On bin gün sürüyordu insanın mayalanması. İster yüz sene yaşa ister elli; hayatım zirve noktasıydı. Sonrasında daha sıkıcı, daha monoton birine dönüşüyor insan.
Beyni şekil değiştiriyordu. Daha az keşfediyor, daha az öğreniyor, daha az gülüyor, daha çok rol yapıyordu. Kendisi gibi olamıyordu artık, çeşit çeşit maskeler takıyordu.
Evde, iş yerinde, sokakta, yalnız olmadığı her ortamda…
Bensiz Ayna- Yiğit Kulabaş
En uygun kitap için Destek Dukkan destekdukkan.com/magaza/urun/ben...
Bir Cisim Yaklaşmıyor Efendim! : Godot’yu Beklerken
“Felsefe yapmak, kişinin,
gelmeyeceğini bildiği birisini
beklemesine benzetilebilir.” - 
Oruç Aruoba
1906’da Dublin’de doğuyor 
Samuel Beckett . 1928-1930 yılları arasında İngilizce okutmanlığı yapıyor ve eserlerini İngilizce yazmaya başlıyor. Ardından aynı kolejde Fransızca okutmanlığı yapmaya devam ediyor. 1945’ten sonra eserlerini Fransızca yazmaya
Konuşursun çok konuşuyor derler, susarsın konuşmuyorsun derler, birilerinin sözünü dinlersin başkalarının sözünü dinliyor derler, dinlemezsin başına buyruk yaşıyor derler, normal yaşarsın monoton derler, bu böyle devam eder ölür gidersin sadece ölüp gitti derler.