“Mutsuzluk bulaşıcı bir hastalıktır. Mutsuzlar, zavallılar daha da mutsuz, zavallı olmamak için birbirlerinden kaçmalıdırlar. Bugüne dek yalnız başınıza sürdürdüğünüz sakin yaşamınızda tatmadığınız felaketleri getirdim başınıza. Bunu düşündükçe kahroluyorum.”
“İnsan kendi halinde yaşayıp gidiyor da, yanı başında duran kitapta kendi hayatının tıpatıp anlatıldığından haberi olmuyor. Eskiden dikkatini çekmemiş birçok şeyi, kitabı okumaya başlayınca bir bir anımsıyor insan.”
“İnsanın yabancılar arasında yaşamasının onların sevgisini kazanmaya çalışmasının kendini zorlamasının üzücü, acı bir şey olduğunu bilmiyor değilim. Ama Tanrı yardım eder bana. Ömrümün sonuna kadar kaçamam ya insanlardan.”
“Ah, sevgilimin hassas ruhundaki gizli ıstırapları anlasalar; Züleyka’mın bir tek gözyaşı damlasındaki derin anlamı görebilseler ne olurdu! Ah, bırak öpücüklerimle sileyim o gözyaşını, bırak içeyim bu göksel, kutsal gözyaşı damlasını!..”
“Yazdıklarımı nasıl yazdığımı bile bilmiyorum ben! Hem geçmişten söz edecek gücüm yok artık. Düşünmek bile istemiyorum geçmişimi. Bu anılar dehşete düşürüyor beni. Benim gibi zavallı bir çocuğu bu canavarların eline kurban bırakıp göçen anneciğimden söz etmek hepsinden ağır geliyor bana. Aklıma geldikçe yüreğim sızlıyor. Bütün bunların anısı henüz öylesine taze ki. Aradan bir yıl geçmesine karşın hâlâ toparlayamadım kendimi. Zaten biliyorsunuz hepsini.”
“Birlikte mısralar düşürüyoruz ama iyi ama kötü
Boynun diyorum boynunu benim kadar kimse değerlendiremez
Bir mısra daha söylesek sanki her şey düzelecek
İki adım daha atmıyoruz bizi tutuyorlar
Böylece bizi bir kere daha tutup kurşuna diziyorlar
Zaten bizi her gün sabahtan akşama kadar kurşuna diziyorlar
Bütün kara parçalarında
Afrika dahil”
“Laleli'den dünyaya doğru giden bir tramvaydayız
Birden nasıl oluyor sen yüreğimi elliyorsun
Ama nasıl oluyor sen yüreğimi eller ellemez
Sevişmek bir kere daha yürürlüğe giriyor
Bütün kara parçalarında
Afrika dahil”