Abdullah Çakmak

Augustinus
Ne gelecek var,ne geçmiş;" ne de "geçmiş,şimdiki,gelecek zaman" diye üç zaman var" demek yerinde.Belki şöyle demek yerinde olur: "Üç zaman vardır:Geçmiştekilere ilişkin şimdiki zaman,şimdikilere ilişkin şimdiki zaman ve gelecektekilere ilişkin şimdiki zaman." Çünkü bu üç zaman zihinde vardır ve onları başka yerde görmem.Geçmiştekilere ilişkin şimdiki zaman anı,şimdikilere ilişkin şimdiki zaman bir anlık görü,gelecektekilere ilişkin şimdiki zaman da beklenti olarak vardır.
Reklam
Gelecekteki şeylerin anlaşılmasının nasıl olanaklı olduğu gizemi ise ancak var olmayan o şey varolduğunda görülebilir.Ama varolan şey artık gelecek değil,şimdiki zamandadır.Öyleyse gelecekteki şeylerin göründüğü söylendiğinde, henüz var olmayan gelecekteki şeylerin kendileri değil,onların varolma nedenleri ya da imleri görünürler.Bu yüzden gelecek değil şimdi olanlar gözümüze görünürler;onlar sayesinde gelecekteki şeyler zihinde anlaşılarak önceden söylenebilirler.Yine bunlar algılar olarak vardırlar ve gelecekteki şeyler hakkında öndeyide bulunanlar kendilerinde onları şimdiki zamanda görmektedirler.
Saadet
Mümtaz Nuran'ı her eve bırakışında bunu sonuncu zannederek korkardı.Ona göre insan ruhunun en az tahammül edebildiği şey saadettir.Istırabın içinden geçeriz.Tıpkı çalılık taşlık bir yolda yürür,bir bataktan kurtulmaya çalışır gibi ondan sıyrılmaya çalışırız.Fakat saadeti bir yük gibi taşırız ve bir gün farkında olmadan yolun bir ucunda,bir köşeye bırakıveririz.
Sayfa 224

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Onun ruhu Nuran'ın bakışlarının yorulmaz dalgıcıydı.Bu zengin deniz altında her an kendisi için yeni kudretler ve yeni azaplar bulurdu.Bu tebessüm Mümtaz'ın teninde,kanında,uzviyetinin her tarafında açan bahcelerdi.Sonsuz gül bahçeleri ki genç adamı çok defa yattığı yatağı,eli değdiği eşyayı,kendi damarında akan kanı koklamak isteyecek kadar hazla çıldırtırlardı.
Sayfa 177Kitabı okudu
Nuran'ın en parlak mücevherlerden en keskin kılıç parıltılarına kadar değişen bakışları vardı.Mümtaz,bu değişik silahların karşısında bazen kendisini ölümden öteye geçen bir aciz içinde bulurdu.Fakat Nuran'ın gözleri bazen de ona dünyanın en zengin taçlarını giydirir,feleğin hiç kimseye basmasını nasip etmediği ikbal keçelerini ayaklarının altına döşerdi.Bir bakışla Mümtaz'ı giydirir,soyar,bazen Allah'ından başka hiç kimsesi olmayan bir fakir ve garip kişi,bazen de kederin efendisi yapardı.
Sayfa 176Kitabı okudu
Reklam
Reklam