Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Antik Yunan kuşkuculuğu Avrupa'da on beşinci yüzyılda yeniden keşfedildi. Montaigne onun en radikal kolu olan Pyrrhonculuktan etkilenmişti; bu akım ismini, Büyük Iskender'in ordusuyla Hindistan'a giden ve orada gimnosofistler ("çıplak bilgeler") ya da yogilerle çalışmalar yaptığı söylenen Elis'li Pyrrhon'dan (MÖ yak. 360-yak. 270) alıyordu. Pyrrhon felsefenin hedefinin ataraxia olduğu fikrini —olasılıkla ilk kez kendisi tarafından kullanılmış olan, dinginlik halini ifade eden bir terim— bu bilgelerden alıp ülkesine taşımış olabilirdi. Kuşkucu filozof, inancı ve inançsızlığı askıya alarak kendini iç huzursuzluğundan koruyabiliyordu.
"Gerçekten de hayvanlar birlikte yaşadıkları insanlarla aralarındaki boşluğu -tıpkı insanların kendi arasındaki boşluk gibi- doldurmaya kendilerini mecbur hissederler." Hayvanlarla aramızdaki iletişimi engelleyen bu yetersizlik neden onlara ait olduğu kadar bize de ait olmasın? Anlaşamamanın kimin suçu olduğunu tahmin etmek kalıyor geriye; zira onları bizi anladıklarından daha fazla anlıyor değiliz. Bizim gibi akıl yürüterek, bizim onları hayvan kıldığımız gibi onlar da bizi hayvan addedebilirler." Burada Montaigne'in kuşkuculuğu anlaşılmış olur. Karşılıklı olarak birbirimize sesimizi duyurma biçimleri arasında orta yollu dilsel rastlantılardan oluşan üçüncü bir seçenek bulmak gerekir."
Sayfa 25 - sel yayıncılıkKitabı okudu
Reklam
Montaigne'in Kuskuculugu
Kuşku, onun gözünde, nihai hiçbir hakikate bağlanmamaktan, kesin hiçbir doğrunun olduğuna inanmamaktan ama doğruyu her şeye rağmen aramaya çalışmaktan başka bir şey değildi; Montaigne insanın ihtiyaç duyduğu ruh dinginliğine ancak böyle bir tutumla varılabileceğini düşündü.
Sayfa 654Kitabı okudu