Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.37.31
Yağmur
Yağmur
@morkaryum
Kötü, iyiyi tanır ama iyi kötüyü tanımaz..
Franz Kafka
Lisans
306 okur puanı
Ocak 2020 tarihinde katıldı
120 syf.
·
Puan vermedi
Tiyatro izlemeyi çok çookk çokkk sevmeme rağmen bu kitapla kesin olarak kanaat getirdim ki tiyatro metinlerini okumayı sevmiyorum.
Kitap birçok filme, diziye, kitaba konu olmuş bir konuyu işlemiş olsa da yazar kendine has bir üslupla, kısa ama çarpıcı bir anlatımla güzel bir eser meydana getirmiş. Bir günde okunacak ancak etkisi daha uzun sürecek düşündürücü, insanı kendisiyle yüzleştiren bi kitaptı benim için. Mutlaka okunsun diyemem fakat elinize geçerse okuyun derim. Daha ziyade sahnelense de izlesek diyebilirim, hadi inşallah..
Yazarın tekrarlayan kelimeleri ( binbaşı, tak tuk gibi) okurken canımı sıksa da anlatıma güç katmış. Kisa bir kitap olduğundan hikayeden bahsetmeyi es geçiyorum, dileyen okusun.
Keyifli okumalar herkese
282 syf.
·
Puan vermedi
Kitap incelemesinden ziyade, 2020 GOODREADS YILIN EN İYİ ROMANI ve 42 DİLE ÇEVRİLEN ULUSLARARASI ÇOKSATAN olan kitap hakkında kendi okuma deneyimimi paylaşmak niyetim. Kitabın ana fikrini ve felsefik bakış açısını beğenmiş olsam da kitabı okurken sıkıldım. Belki film olsaydı benzeri yapımlar arasında güzel ve izlenilesi bir yeri olabilirdi ama kitap biraz fazla uzatılmış. Başlarda kahramanın farklı hayatlara yolculuguna tanık olmak ve pişmanlıklarının aslında gereksiz olduğunu, bakış açısının yarattığı farkı görmek keyifliydi ancak sonradan bu yolculuklar tekdüze olmaya başladı. Bir süre sonra yazar da bu yolculuklardan sıkılmış olacak ki kitabı bitirmek ve sadede gelmek için bir telaş içine giriyor. Fikir güzel, ama anlatım özensiz ve sıradan. Uluslararası çok satan olmasına aldandım sanırım.
Yine de herkese iyi okumalar..
165 syf.
·
Puan vermedi
Keyifli, bilgilendirici, adı gibi sohbet havasında yazılmış samimi bir kitap. Okuması zor değil çünkü yazar konuları olabildiğince sade ve anlaşılır bir şekilde açıklamış. Ayrıca kitapta Matrix’ten, Star Trek’ten, Faust’tan ve daha nice bilindik kitap ve filmden örneklerle ve gündelik hayattan alıntılarla ve yerinde sorularla işlenen konular akıcı ve ilgi çekici bir şekilde aktarılmış. Kısacası kitabı sevdim ve tavsiye ederim.
İyi okumalar..
Okur Takip Önerileri
208 syf.
·
Puan vermedi
Yine bir Hüseyin Rahmi kitabı ve yine çok beğendim :)
Yazarın dili sade ve anlatımı akıcı olduğundan kitaplarını okumaktan ciddi manada keyif aldığımı ve kitaba başlamamla bitirmem arasında geçen zamanı hiç anlayamadığımı söyleyebilirim.
Naturalizm akımını benimseyen yazarımız sokağı edebiyata taşıyan yazar olarak da ünlenmiştir. İncelemesini
200 syf.
9/10 puan verdi
Okuduğum ikinci Hüseyin Rahmi kitabı.
Henüz iki kitabını okumuş olmama rağmen okudukça yazara ve yazdıklarına hayran oluyorum.
Edebi dilinin akıcılığı, tespitleri, karakterlerin gerçekçiliği ve diyaloglar müthiş..
Cumhuriyet bile henüz kurulmamışken bizden, bu nesilden çok çok önceleri yaşamış bir yazar olmasına rağmen; Hüseyin Rahmi’nin tespitleri bugün hala geçerliliğini koruduğu gibi bundan yıllar sonra okunduğunda da bu tespitlerin geçerliliğini koruyor olacağı muhakkak.
Hikaye içerisinde Türk toplumunu ve yaşadığı çağı çok bilinçli ve farkındalığı yüksek bir zihinle işledigi hemen fark ediliyor.
Yer yer övgüler, yer yer toplumsal ve sosyolojik eleştirilerle eserlerinin değerine değer katmış; okuru hem güldüren hem düşündüren o büyülü düzeni kurmayı başarmış bence.
Hüseyin Rahmi okumaya başlama sebebim İlber Ortaylı’nın bir konuşmasıdır. İlber Ortaylının cahillikle ilgili düşünceleri malum.. Huseyin rahmi de işte o ayarda bir yazarımız. Cahilligi bu toprakların insanina yakistiramayan, aklımızdan en üst seviyede istifade ederek bilim ve fen yolunda topyekun ilerlememizi arzu eden, bir ve bütün olmayı, ayrışmamayı ve daha pek çoklarını tavsiye eden okudukça şaşırtan bir yazar.
Belki okumadan önce beklentim düşük olduğundan şimdi fazla abartıyorum bilmiyorum ama okurken cidden çok etkilendim..
Tabi ki okuduğum iki kitap için de çok sürükleyiciydi, unutulmazdı, efsaneydi vs diyemem.. ama herkesin yazara bir şans vermesini ve birrr sürü kitabı olan Hüseyin Rahmi’yi okumaya, tanımaya bir yerden başlamasını tavsiye ediyorum. (Kendimce)
Keyifli okumalar..
84 syf.
9/10 puan verdi
Kitaba başladığımda nedense hikayeye bir türlü dahil olamadım ve sıkıldım. Ancak ince bir kitap oldugundan okumaya devam ettim ve hikaye giderek ilginçleşmeye ve merak uyandırmaya başladı. Aslında duyulmamış yahut anlatılmamış seyler yazmıyor kitapta fakat hikayenin işleniş biçimi, sadeliği ve akıcılığı okudukça kitaba bağlıyor.
Sanki kitabı okumadım da bir masalcı amca beni ve başkalarını, çocukları etrafına toplayıp bize güzel bir masal, bir kıssa anlatmış gibi hissettim. Yazar, kitabın sonuna bir de kıssadan hisseler eklemiş ki tam masalcı amca olmuş. Örneğin:
‘En akıllılarımız her gün aldanıyorlar. En akılsızlarımız her gün aldatıyorlar. Hepimiz daima aldanıyoruz, fakat fırsat düştükçe aldatıyoruz. Bu suretle geçim dengesini biraz düzeltebiliyoruz... Aldanıp da aldatamayanlar... İşte aç kalan güruh bu zavallılardır.’
‘Henüz çoğumuz hayatın özünü anlayamayarak havada saadet, kuyu dibinde cennet arayan, birbirimizden keramet bekleyen, boş şeylere kapılan, vaatlere aldanan saf kimseleriz.’
Daha da yazmayayım ki kitabın heyecanı ve ana fikrin vuruculuğu kaçmasın.
Okuduğum ilk Hüseyin Rahmi kitabıydı. Ben sevdim. Tavsiye ederim.
Herkese keyifli okumalar..
304 syf.
10/10 puan verdi
Peyami Safa’nın yazarlık dehasını görmek için harika bir kitap.
Peyami Safa’yı çok seven ve her kitabını merakla, ilgiyle okuyan biri olarak bu kitabı da severek okudum. Kitap hem güldürüyor hem hüzünlendiriyor.
Bazı bölümlerde yazar araya girerek okuyucuyla sohbet ederek sanki kitabı kendisi yazmamış da o da bizimle okuyormuş hissi uyandırıyor.
258 syf.
·
Puan vermedi
Her şeyden önce enteresan bir kitaptı.
Günümüz dizi senaryolarını anımsatan çarpık ilişkilerle ve nefret dolu insanlarla bezenmiş bir hikaye..
Kitapta tabiri caizse kimin eli kimin cebinde belli değil. İki komşu ev ve bu evde yaşayanları hayatları bütün sıradanlığı ve fevkaladeliğiyle oldukça çarpıcı ve gerçekçi bir tarzda işlenmiş.
Emekli
312 syf.
·
Puan vermedi
Bu kez uzun uzadıya yorum yapamayacağım fakat kitaptan çok etkilendiğimi söyleyebilirim. Dönemin koşulları, siyasi olayları, bakış açıları farklı karakterler üzerinden gayet anlaşılır ve akıcı bir surette anlatılmış. Doğrunun ve yanlışın tek olmadığını, zamana ve koşullara göre değişkenlik gösterebileceğini ve hiçbir zaman kesinlikten bahsedemeyeceğimizi enfes bir dille hikaye içerisine yedirerek anlatmış yazar.
İzmir suikastininin arka planı, olaya dahil olan ve olmayanların gözünden ve o dönemin Türkiyesi de gözler önüne serilerek anlatılmış. Yazar, dönemin aydınlarını eleştirmekten de geri durmamış. Güzel, düşündürücü ve etkileyici bir eser.
Tavsiye ederim. Keyifli okumalar..
240 syf.
·
Puan vermedi
İlk Hasan Ali Toptaş kitabımı okumuş bulunmaktayım.
Kitaba başladığımda daha hikaye dallanıp budaklanmadan bir Yaşar Kemal esintisi mi var acaba, bilindik şeyler mi okuyacağız diye düşünmüştüm. Fakat sonrasında hikaye öylesine alıp başını gidiyor ki nerden geldik buraya, ne oluyor derken kafalar bi hayli karışıyor. İlerleyen sayfalarda bu kitabın
140 syf.
·
Puan vermedi
Kitaptan bağımsız olarak şunu söylemeliyim ki Sabahattin Ali ne yazsa okunur..
Dilinin sadeliği ve anlatımın akıcılığı fevkaledenin fevkinde bir yazarımız olan Sabahattin Ali bu kitapta birbirinden farklı, hepsi ayrı birer romana konu olabilecek hikayeler anlatmış. Hikayelerin çoğu okuyucuyu düşündüren, içini burkan, sarsan hikayeler.. Aşkı, insan davranışlarının ardındaki sebepleri, zenginin sırtı yere gelmezken fakirin ezilmişliğini ve çaresizliğini kısa metinlerler de çarpıcı bir şekilde aktarabilmiş.
İnce ve okunaklı bir kitaptır. Tavsiyemdir.
Keyifli okumalar..
·
Puan vermedi
Konusunu ilgi çekici bularak almış ve merakla okumaya başlamış olsam da bir romandan ziyade tarih kitabı gibi olması sebebiyle maalesef yarım bıraktığım fakat bir gün mutlaka bitireceğim kitaptır.
İsrail-Filistin arasında yaşananlar kitaptaki karakterler üzerinden çarpıcı ve detaylı şekilde anlatılmış. Taraflı bir anlatım mı var yoksa yazar objektif mi ben karar veremedim.
Merak eden, ilgi duyan, okumayı seven herkese tavsiye edilir..
56 syf.
7/10 puan verdi
Sanırım Stefan Zweig’in en etkilendiğim kitapları satranç, korku ve mecburiyet olarak kalacak..
Gerek ince oluşuyla gerek modern klasik oluşuyla adeta oku beni diyen kitabımız ne kadar güzel ve akıcı olsa da yeterince tatmin etmedi. Madame de Prie’nin şaşaalı hayatından koparılıp yalnızlığa sürgün edilmesi üzerine yeni hayatına alışamayan Madame de Prie’nin çöküşe giden öyküsü gayet yalın bir dille anlatılmış.
Özetle; yalan dünya, hırslar, kıskançlıklar, makam-mevki, itibar, gösteriş vs bunlar boş işler; her şey geçici sen kendini bu dünyaya, insanlara fazla kaptırma temalı bu kitaba verdiği mesaj ve anlatımın sadeliği sebebiyle puanım 7.
Yolculukta okur bitiririm düşüncesiyle çok rahat okunabilecek, kafa dağıtmalık kitap.
Keyifli okumalar...
192 syf.
10/10 puan verdi
Çok çok çok sevdim :) Sıradan bir insanın sıradan hayatı ancak bu kadar ilginç ve keyifli anlatılabilirdi..
Kitabın Vivaldi’nin ‘Dört Mevsim Konçertosu’ gibi dört mevsime ayrılmasına bayıldım. Mevsim geçişleri gibi karakterin ruhsal geçişleri de fazla sert olmayıp bir ahenk içinde yeknesak ilerledi.
Esas karakter ya da esas oğlan Bay C.
200 syf.
·
Puan vermedi
Aydın insanın, yabancı memleket görmüş, pek çok maceralar yaşamış, toplumda saygınlık kazanmış insanın hayata tutunmak için bir gaye arayışı, çırpınışları, hayatı sorgulayışları ve kendilerini yeniden keşfedişleri ile çağın getirdiği şartlar içinde yaşayışları...
(Sadece bu cümleyi yazmak bile kitaptaki bunalım havasına geri dönmeme sebep
192 syf.
·
Puan vermedi
Yoğunluğum sebebiyle okumam zaman alsa da her elime alışımda keyifle okuduğum akıcı, sade, anlaşılır, sohbet havasında yazılmış bir kitaptır.
Severek ve düşünerek okunabilecek, basit bir eylem kabul ettiğimiz yürümenin zaruretini anlatan içerdiği mesajlarla bizi harekete, eyleme geçmeye ve içinde bulunduğumuz dünyanın tekdüzenliğindeki devinimi gibi beslenme, öğrenme, keşfetme hevesi uyandıran keyifli, bir çırpıda okunabilecek bir eserdi.
Sevdim kendilerini..
102 syf.
·
Puan vermedi
Ne olacağını bilsek de neden ve nasıl olacağını merak ederek ve belki anlamaya çalışarak okuduğumuz bir roman.
(spoiler değil ama yine de dikkat!)
Hasan daha küçük bir çocuk. Altı yaşında. Babasını öldürüyorlar. Katil, Hasan’ın annesinin aşığı. Birbirlerini sevmişler ama kavuşamamışlar..
Hasan’ın babası, annesini kaçırmış tecavüz etmiş. Kara sevda bu kızı vermezlerse zorla almak gerek(!)
Hasan’a rahat yok. Hasan yetim, Hasan çocuk, Hasan annesini seviyor.. ama babasının kanı yerde kalmamalı. Öyle ki bu kanı ancak Hasan temizleyebilir.
Namus, şeref, onur... Nedense bu topraklarda hep kadınlar namussuz, kadınlar onursuz, hep kadınlar ölmeyi hak eder hep onlar suçlu oluyor ve nedense onları cezalandıran bazen bi çocuk bazen bir kardeş oluyor.
Bir topluluk ki güçsüze sahip çıkmak yerine güçsüzü ezip güçlüye yaltaklanmayı iş edinmiş. Hasan’ın dayıları güçlü, Hasan’ın annesi gibi bir güzellik ancak yüzyılda bir yaratılır. Bu günahı ancak Hasan temizleyebilir.
Toplumun ahlak anlayışının bir çocuk üzerindeki etkisi.. Ölmek isteyen, ölüp de içinde bulunduğu çaresizlikten ve anne katili olmaktan kurtulmak isteyen günahsız bir yetim, bir kurban, Hasan..
Çok etkileyici, gerçekçi değil bizzat gerçek olan halen daha yaşanan olaylarla örülmüş güzel ve acı bir Yaşar Kemal kitabı. Okuyun.
80 syf.
·
Puan vermedi
Stefan zweig okurken genelde içimi bir karamsarlık kaplar ve çaresizlik hissederim. Bu kitapta ise üzerine düşünülmesi gereken pek çok konuyla baş başa bırakılmış hissettim.
Hepimiz doğuyoruz, büyüyoruz, ölüyoruz. Eğer şanslıysak bir şekilde bu hayatta var oluyoruz. Peki doğumdan ölüme kadar geçen sürede sadece vakit mi dolduruyoruz yoksa gerçekten yaşıyor muyuz..
Kendini bulmak, yaşadığın dünyayı ve bir arada olduğun canlıları anlamak, yaşama daha sıkı sarılmaktır belki de. Aramak, bulmak, keşfetmek, kavramak, bir olmak..
‘Çünkü aslında her şey küçük bir yaşantıdan ibaret.’
136 syf.
·
Puan vermedi
‘’Bir toprak parçasının etrafını çitle çevirip burası benimdir diyen ve buna inanacak insanlar bulan ilk insan modern toplumun kurucusudur’’ sözüyle zihnimde yer etmiş, düşünceleri ve eserleriyle günümüzde hala tanınan, okunan 1700lü yıllarda yaşamış bir yazardır Jean Jacques Rousseau.
Toplum sözleşmesi kitabının dilinin çok sade ve anlaşılır olduğunu, adeta Rousseau ile sohbet ediyormuş hissi uyandıran havasını sevdim. Eserin böyle anlaşılır olması sanırım işlenen konuların evrenselliğinden kaynaklanıyor.
Farklı bölümlerde; toplumdan, devlet yapısından, yöneticilerden, dinden ve daha pek çok konudan detaylı ama bir o kadar öz ve net bir biçimde bahsediliyor.
İlgisi ve merakı olanlara tavsiye edilir.. Okurken sıkılmayacaksınız.
183 syf.
10/10 puan verdi
Hayatımda pek çok kitabı okurken duygulanmışımdır hatta ağlamışımdır ama bu kitap bir başkaydı. Duygular sel oldu aktı..
Çok tatlı, çok masum bir hikaye.
Bir çocuğun dünyasını, masumiyetini, küçük de olsa yetişkinlerin dünyasındaki olayları nasıl idrak edebildiğini, nasıl etkilenebildiğini, çocuk kalbinde nice sevgilerin nasıl kolayca başlayıp sona erebildiğini tertemiz bir bakıştan okuyoruz. Kahramanımız bir çocuk. Ve en iyi arkadaşı yetişkin bir portekizli. Zamanla aralarındaki ilişki arkadaşlıktan daha ileri bir seviyeye geliyor ve birbirlerinden ayrılamaz hale geliyorlar. Fakat hayat bu.. (spoiler olmaması için daha fazla detaya girmesem iyi olur)
Bu kitabı şiddetle değil; coşkuyla ya da icimizdeki çocuğun sesiyle tavsiye ediyorum.
Keyifli okumalar..
..ve iyi insanlar iyi ki varlar..
Not: Son 50-60 sayfayı okurken yanınızda peçete bulundurmanızda fayda var)
520 syf.
10/10 puan verdi
Saygı, gurur, hayranlık ve özlemle okuduğum kitaptır.
Anlatımı yalın ve akıcı. Ayrıca tekdüze bir biyografi halinde olmayıp yaşamdan kesitler halinde sunulması da okurkenki ilgiyi her daim canlı tutuyor. Birçok yerin altını çizdim, notlar aldım, sayfayı kıvırdım, hiç unutmamacasına belleğime hapsetmek istedim. Güzel bir çalışma olduğu kanaatindeyim. Kapsamlı fakat detaylarda kaybolmayan bir anlatıma sahip. Birçok şeyi ilk defa okudum ve daha önce duymadığım öğrenmediğim için üzüldüm. Okura da düşünme ve yorum yapma ve fazlasını araştırıp öğrenme imkanı ve hevesi veren bir anlatım yoğunluğuna sahip. Kolayca okunabilir. İyi okumalar..
120 syf.
4/10 puan verdi
Farabi’yi görünce fazla incelemeden aldığım ve görünce hayal kırıklığına uğradığım kitaptır.
Okumak vakit kaybı değil ancak derinlikli bir kitap olmadığından düşünsel anlamda pek aydınlatıcı olmayan fakat akıcı bir kitaptı.
144 syf.
10/10 puan verdi
Kitaptaki düşünceler doğru ya da yanlış o kadar güzel savunulmuş ki insanı rahatsız ediyor :)
Genç adam ve yaşlı adamın tartışması okuyucuyu da çelişkilere sürüklüyor ve bolca düşünmeye sevk ediyor diyebilirim. Çoğunlukla genç adamın tarafını tutmuş olsam da zaman zaman kimi savunduğuma hangi fikrin daha cazip geldiğine emin olamadım.
Kitap kesinlikle okunması ve üzerinde bolca düşünülmesi gereken bir kitap. Ruhunu tatmin etmenin ve kendi onayını almanın insan davranışlarının ardındaki gerçek sebep olduğu fikrine katılsam da insanın bir makine olduğu fikri ve hayvanlarla kıyaslandığı bölümler, doğruluğunu sorgulatmaya devam edecek gibi görünüyor.
İnsan, doğuştan gelen yapısı, kişiliği ve dış etkenlerle kurduğu ilişki ile hareket eden bir mekanizma mıdır; yoksa öğrenen, yaratan, değişen, gelişen bir varlık olup makineden başka bir şey midir?
158 syf.
9/10 puan verdi
Yeraltından Notlar, yaşamaya cesaret edemeyen bir adamın hikayesi.. yaşamaktan öylesine soyutlanmış ki farkında olmadan yalnızca kendi iç dünyasında yaşar hale gelmiş.
Bütün öfkesinin altında haddinden fazla hassas, duyarlı, fark edilmek isteyen, özgüvensiz birisi var aslında ve aslında bu kişi yaşamak istemektedir. Fakat yaşamaktan öylesine korkmaktadır ki en ufak bir münakaşaya ve alaya dahi tahammül edemez.
Kendi düşünceleriyle o kadar meşgul olur ki bu adam, bir süre sonra düşünmekten başka bir şey yapamaz hale gelir. Düşüncelerinde bile tutarsızlık sergiler.
Kahramanımız, yazarın deyimiyle bir antikahramandır. Çünkü kendisi iyi bir örnek değildir. Yaşamayan aslında ölmüş babaların dünyaya getirdiği fikir döllerinden biridir. Kendisi yaşamayan, yaşamadan yalnızca var olan bi nefestir.
Shakespeare’nin de dediği gibi: ‘Olmak ya da Olmamak. İşte bütün mesele bu.’
360 syf.
8/10 puan verdi
Kafka... Kafka deyince bir durup düşünmek gerekiyor.
Bu kitaba başlamadan önce Kafka’nın ‘Dava’sını düşünüp acaba bu kitap da dava gibi midir acaba okumakta zorlanır mıyım diye endişelenmiş ve kitaba başlamakta tereddüt etmiştim. Fakat kitaba başladığım anda sayfaların nasıl ilerlediğini anlamadım bile. Çok akıcıydı.
Kitabı okurken özellikle şu 3 deyi düşündüm:
1-Kafka’nın bu eserleri yazarken aklından neler geçtiğini ve nasıl bir ruh hali içinde nasıl çalışarak bu eserleri yazdığını çok merak ettim.
2-Belirsizlik ve belirsizliğin insanı çıldırtabileceği hissini, bence, okuyucuya en iyi aktaran yazarlardan biri.
3-Kitaptaki diyaloglar harikaydı.. konuşmalar çok uzun olmasına ve pek çok konu birbirine girse de karakterlerin birbirlerine cevapları ve konuşmaların akıcılığı hayran olunasıydı.
Kitabın sonralarına doğru diyaloglardan uzaklaşıp 3. Kişi ağzından anlatım tarzına dönülmüş ve bu da kişilerin hayal gücünün genişliğini ortaya çıkarmış. Bu sebepten sonlara doğru bilim kurgu romanı okuduğum hissine bile kapıldım..
Ayrıca Pepi’nin 20 sayfa boyunca konuşması gerçekten yıpratıcı olmuş.
Kitabın tamamlanamadan yazarın vefat etmiş olması sebebiyle merak uyandıran ve merakı hep taze tutan bu eser, merakımızı gideremeden sona eriyor.
‘’Yazar, K.’yı yaşadıklarına rağmen mücadeleye itenin ‘nihai şeyler hakkında açıklık kazanma’ güdüsü olduğunu öne sürmüştür.’’
208 syf.
·
Puan vermedi
Kitabı beklediğim ve istediğim kadar etkileyici bulmamış olsam ve okurken yer yer kitaptan kopsam da vermek istediği mesaj çok net, anlaşılır ve yerli yerinde.
İtfaiyeciler artık yangın söndürmek yerine yangın çıkarıyor ve kitapları yakıyor.
Kitaplar bize yeni ufuklar açıp yeni düşünüşler yeni hayatlar sunarken kitapların olmadığı bir dünyada bize sunulan ile yetinmemiz ve verileni kabul etmemiz gerekiyor. Kitapta bu hem birileri tarafından istenen hem de zamanla kabullenilen ve başka bir yaşam tarzı düşünemez hale gelen insanların ve geçmişi az da olsa hatırlayan kişilerin bakış açıları birlikte verilerek zıtlıklar gözler önüne serilmiş.
Zaten kısa ve öz bir kitap. Okuyun, mahrum kalmayın derim.
632 syf.
·
Puan vermedi
Oblomov kitabından ve baş karakter ilya ilyiç’ten bahsederken çesitli atasözlerimiz geldi aklıma. Mesela yemeyenin malını yerler, yavuz hırsız ev sahibini bastırır, işleyen demir ışıldar.. gibi. Artık kalkar, artık harekete geçer artık değişiyor, evet bambaşka şeyler olacak derkeeeennn her seferinde ne bir değişiklik ne bir istek ne bir irade görüyoruz. Tamam tembelsin anladık ama bu kadar da tembel olunmaz. Bu kadar hayattan bi haber olup da elindeki nimetlerin kıymetini bilmezlik yapamaz insan.. kendi aklını kullanmayıp becerilerini keşfetmeyip de sonra kendini akıllı sanan ahlak yoksunu yarım akıllıların elinde ancak böyle oyuncak olabilir.. kitabı okurken pek çok kez oblomovu tutup silkelemek, kendine getirmek istiyor insan. Kitapta ştolts karakteri bunu bizim yerimize yapmaya çalışiyor aslında. Ama ne yazık ki insan kendisi icin bir sey yapmak istemeyince bi başkası onun için hiçbir şey yapamaz ve yapamıyor. Senden ögrenilecek çok şey var Oblomov.. her ne kadar tembelliğin okuyucuyu kızdırıp üzse de ince ruhun, zekan ve yumuşak kalbin ile iyi ki seni tanımışım diyorum. (Not: kitaptaki hikaye çok gerçekçiydi ve Oblomov başta olmak üzere tüm karakterlerin yaşadığını o sokaklardan geçtiğini, o kiliseyi, o evi, Zahar’ı sanki kendi gözlerimle görmüş gibi yakından tanıdım.) Şiddetle tavsiye edilir.
637 syf.
9/10 puan verdi
Kitabı elime alıp okumuya başladığımda daha ilk sayfada beni bu kadar etkileyeceğini hiç düşünmemiştim ama ilk sayfa bile o kadar sürükleyici ve merak uyandırıcıydı ki kitaba devam etmek için sabırsızlanmıştım. Eser 637 sayfa olmasına rağmen çok akıcı olduğundan okurken zamanın ve sayfaların nasıl ilerlediği anlamıyorsunuz bile..
Kitapta aslında
160 syf.
10/10 puan verdi
Okumaya başladığı andan itibaren insanı içine alan ve okurken sarsan bir hikaye. Acıyı hissettiren ve okuyucuyu düşündüren mutlaka okunması gereken bir kitap. Ayrıca dizisi de çekilmiş olup izlendiği takdirde oyunculuklara da hayran olunası bir eser.
