Ustalık sabır gerektirir. NBA tarihinin en başarılı takımlarından biri olan San Antonio Spurs'ün soyunma odasında sosyal reformcu Jacob Riis'ten bir alıntı asılıdır: "Hiçbir şey işe yaramıyormuş gibi göründüğünde, gidip önündeki kayayı parçalamaya çalışan bir taş kırma makinesine bakarım. Belki de bir çatlak bile oluşmadan yüz kez darbe indirmek zorundadır. Ancak yüz birinci darbede taş ortadan ikiye ayrılır ve ben bunu başaranın son darbe değil, öncesinde inen darbelerin hepsi oldugunu bilirim."
İnsanlar şehir gibiydi. Bazı kötü yönleri var diye bütün şehirden nefret etmezdiniz. Sevmediğiniz yanları, birkaç tane tehlikeli ara sokağı ve mahallesi olabilirdi ama bir şehri yaşanır kılan şey iyi yönleriydi.
"Düşünüyorum, öyleyse varım." sözü 21. yüzyılda geçerliliğini yitirmiş, yerini "İnsanlar beni düşünmeye başlıyor, öyleyse varım." tabiri almıştır. Peter Sloterdijk
Bu kitapta; annesi ve babası tarafından terkedilmis, dedesi tarafından büyütülüyor olsa da oldukça yalnız ve hatta dışlanan bir çocuğun kırsalda yaşadıklarına vakıf oluyoruz. Kitap; ismini, çocuğun vakit buldukça büyük bir merakla dürbünüyle gözlediği, kendisini terkettiği babasınının kaptanı olduğunu düşündüğü beyaz bir gemiden alıyor. Kitabı okurken çocukluğun saflığını ve tutkusunu yaş aldıkça nasıl da unuttuğumu farkettim. Küçük şeylerden bile ne muazzam bir keyif alırdık. Ve evdeki tartışmalardan, kavgalardan ne kadar korkardık. Özellikle çocukluğu güzel geçmemiş olanlar bu masum karakterle daha da çok empati kuracaklardır. Kitap boyunca hep bir hüzün hissettiriyor bu durum. Okumaya değer, güzel bir kitap.
Beyaz GemiCengiz Aytmatov · Ötüken Neşriyat · 199970,8bin okunma