Kafa Dergisi'ni şu an dergide yazmayan bir yazar için qkmaya başlamıştım. O zaman 2018'di ve o sayıda bu Osman serisinden bir yazı ile birlikte Aylin Balboa ile tanışmış oldum. O gün bu gündür kendi kaleminden çıkan her şeyi okumayı görev bildim resmen. Bu kitapta da bir ayrılık sonrası ilk isyanlardan son kabullenişe bir ruh haline tanık oluyoruz. Çok samimi dili ile okuru yakalıyor.
İlk önce filmi izledim, çok sonrasında ise kitabı okudum. Kitabın bittiği akşam oturup tekrar filmi izledim ve filmde ne kadar çok detayın eksik olduğunu fark edince kitapların değerini gerçekten daha çok anladım. 1000'e yakın sayfa olmasına rağmen okurken kapılacağınızdan şüphem yok :)
Yunan mitolojisine daldığımız, yakın dönemde Almanya'da ırkçılığa maruz kalmış göçmenlerimizi andığımız ve en önemlisi topraklarımızdan kopartılıp Almanya'da sergilenen antik kalıntıları unutturmadığımız bir eser. Ahmet Ümit en iyi yerli polisiye yazarlarımız arasında anılmak konusunda kararlışığını bu eserle ispatlamış. Tarih-polisiye alanlarını en iyi harmanlayan yerli yazarımızdır bana göre.
Ortaoyuncular'ın yayınladığı oyunlar ve Ferhan Şensoy'a dair diğer videoları izleyip de sanatçının kalemi hakkında az bir fikir sahibi olmuştum. Kitaplarını okumaya da ilk kitabı olan "Kazancı Yokuşu" ile başlamamın sebebi; zaman içinde yazı dili ve mizahi yönündeki gelişimi idrak edebilmek isteğimdi. Karakter ve olay örgüsü açısından başarılı, mizahi olarak da yolun başında bir Ferhan Şensoy ile karşılaştığımız bu kitap bana göre okunmaya değer :)
