"...Küçük şeylerin aydınlattığı günler vardır, sizi olağanüstü mutlu eden ufacık şeylerdir; eğlenerek geçirilen bir öğleden, bir eskici tezgahında gördüğünüz çocukluktan çıkagelen bir oyuncak, elinizi tutan bir el, beklemediğiniz bir telefon, tatlı bir söz, aniden size sarıldığında istediği yalnızca sevgi olan çocuğunuz. Küçük, hoş anlarla aydınlanmış günler vardır; ruhunuza sevinç dolduran bir koku, pencereden süzülen bir güneş ışını, siz hâlâ yataktayken dışarıda yağan sağanağın sesi, kar altındaki kaldırımlar ya da baharın ve bahar tomurcuklarının gelişi..."
"...Seni bir makine biçimine sokmuşlar. Seçme hakkını elinden almışlar. Toplumun kabullendiği davranış türlerine boyun eğmek zorundasın. Seçme hakkına sahip olmayan kişi, kişiliğini yitirmiş demektir..."