Bu bulanık hava,bu toprak, bu su
Beni benden, beni senden ayırır.
Bu sabahsız gece, bu düş, bu uyku
Beni benden, beni senden ayırır.
Doğmadık güneşin aydınlığında
Uzarsa gölgeler dost kılığında
Şüphe keleplenir gönül çığında
Beni benden, beni senden ayırır.
Doğrultmak istesem, kırılır dallar
Sınadım, zamana sığmadı yıllar
Bu dikenli yollar, bu taşlı yollar
Beni benden, beni senden ayırır.
Sevgi bulutundan rahmet damlası
Düşmeden, ayrılık doldurur tası.
Yoğun maddelerin ince mânâsı
Beni benden, beni senden ayırır.
Sen aşka hiç dersin, bense hayata..
Kim bilir, belki de bendedir hata.
Bu dalgalı deniz, bu yanlış rota
Beni benden, beni senden ayırır.
Ruhuma sunduğun mukaddes günah,
Kanımda ateşten bir şarap oldu.
Sevdanın şimşeği çakınca gönlüm,
Nağmesi alevden bir rebab oldu.
Gökyüzü yıkıldı, yıldızlar söndii,
Güneş hiç doğmadı, ay geri döndü.
Kâinat gayb oldu hiçe büründü,
Aşkından başkası hep harap oldu.
O hırçın hayalin ey sarhoş melek,
Serencam besteler bana gülerek,
Son gece verdiğin zehirli çiçek,
Hicranlar şerh eden bir kitap oldu.
Vefasız talihim bir kara kaya,
Yalvardım, söylettim bu sırrı naya,
Varlığım yok oldu gün saya saya
İçinden çıkılmaz bir hesap oldu.
Beyoğlu, 1933
Duaya kalkmıştı bir gün
Havada kaldı ellerim.
Kırk kapının halkasını
Boşuna çaldı ellerim.
Eriyen ben miyim yoksa,
Karşı dağların karı mı?
Yılların tozu içinde
Kaybettim ayaklarımı.
Kafamın kapılarını
Düşüncelere kapattım
Gözlerim bendedir, ama
Nurunu bir hiçe sattım.
Yok'ta noksan aranılmaz,
Yasa budur, var eksilir.
Ne tükenir sırda insan,
Ne insanda sır eksilir.
Hayat denen şu varlıkta,
Söz yücenin pazarlıkta,
Ölürsek bir mezarlıkta,
Üç metrelik yer eksilir.
Elden ele, renkten renge
Ölüm seldir, can bir yonga
Gidersek bozulmaz denge,
Halil’lerden bir eksilir...
Halil Soyuer