1991 yılında kurulan ve devrimci buluşlarıyla tüm dünyanın saygısını kazanan HearthMath Enstitüsü, duygusal fizyoloji ve kalp ile beynin birbirlerine etkileri konusunda köklü araştırma ça­ lışmaları yürütmüştür. Mesela 1993 yılında duygu­ ların insan vücudu üzerindeki hakimiyeti hakkında bir araştırma yapılmak istenmiş ve bunun için duy­gularımızın oluşumundan sorumlu olduğu düşü­nülen bölgeye, yani kalbimize odaklanılmıştı. Oldukça çabuk, daha araştırmaların başında her­ kesi hayrete düşüren bir şey tespit edildi ve bu bu­luşun neden daha önce yapılmadığının şaşkınlığı yaşandı. Bu nefes kesici buluş; kalbin muazzam büyük bir enerji alanıyla çevrili oluşuydu. Burada bahsedilen alanın çapı yaklaşık iki buçuk metredir. Bir düşünün, kalbimiz beynimizin oluşturduğun­ dan çok daha büyük bir enerji alanı oluşturuyor. Bilim şimdiye kadar beynin, sahip olduğu elektro­manyetik nabızlarla en büyük yayın alanına sahip olduğunu varsayıyordu. Ama şimdi bundan çok daha büyük bir enerji alanı bulundu, insan vücu­dundan dışarı uzanacak kadar kuvvetli bir enerji. Hatta kalbimizden yayılan bu enerjinin aslında öl­çülebilenden çok daha büyük çapta olduğu zanne­diliyor, fakat günümüzde kullanılan ölçekler yetersiz kaldığı için daha ileri seviyede sonuçlara ulaşılmasına olanak verilmiyor.
208 syf.
·
Not rated
·
Liked
·
Read in 27 hours
Her an yeni bir hayat serilir önümüze
Bir öğretmen arkadaşın tavsiyesiyle aldığım ve gerçekten bayıldığım , iyi ki okumuşum dediğim bir kitap oldu bu. Kitabın arka kapağında da "okuduğum en güzel aşk hikayelerinden biri" diyor ve kesinlikle doğru bir tespit. Tahsin Yücel çevirisi olması da ayrıca cezbedici. Okuma zevki anlamında çok doyurucu , düşündürücü, sorgulatıcı, sakin bir metin . Birden bire gidişim sizi şaşırtmış olmalı diye başladığı öyküsü kaderlerimizle arzularımız hiç bağdaşmıyor diye son buluyor . Sadece başlangıçta değil sonunda da bizi düşündüren muazzam bir metin ...
İklimler
İklimlerAndre Maurois · Helikopter Yayınları · 20082,790 okunma
Reklam
·
Not rated
"Bu benim hikayem. Kimseye bırakmayacağım mirasım. Yazmalıydım, yazıyorum. Sırf bu yüzden kalem ve kağıt kullanıyorum. Bittikten sonra yakmak için." Diye başlıyor satırlara. 2 adamın hikayesi bu Biri köklerine sıkı sıkı bağlı ,itaatkar,gözlemci, çocukluğundan bu yana her aile bireyini ayrı ayrı gözlemleyip evin bir nevi orta oyuncusu,babanesi ve annesi arasında minik bir yalancı ve büyüdüğünde bunun etkisinde kalmaktan usanan kabına sığmayan bir yürek. Digeri ise dedesinin ani kararıyla Almanyaya göcmesi sonucu ne ülkeyi terkedilmis ne de oraya bağlanabilmiş halk tabiri ile "Almancı,, bir kabına sığmayan ruh. Kitap 2 kısımdan oluşuyor bu iki bölümdeki iki adamın ortak noktası bir ev. İlk bölümü okurken ülke tarihinde bir yolculuk yaparken insan psikolojisine dair muazzam satırlar okuyoruz. Hele birde şimdiki ebeveynlerin neden böyle olduğuna dair bir tespit ver ki (29-30. Sayfalar) off diyorum tam oturmuş yerine. Bi anda anı defteri bitti diyor ve 2. Bölüme geçince 2. Katakterin ağzından ögretmen in anı defterinden bir bölüm okuduğumuzu farkedip onun hayatına geçiş yapıyoruz ama bir ayrıntıyla. Bu kendine has öğretmen ortadan kaybolmuş ve evi adama satması için muhtara vekalet vermiştir. Evdeki herşeyi olduğu gibi bırakması karakterimizin kendine yeni bir meşgale edinmesine sebep olur ve hikaye bambaşka bir yola doğru evrilir. Öğretmene ne olmuştu? Bu kadar sevilen birinin ortadan kaybolmasına sebep olan durumlar neydi? Evin yeni sahibi ne öğrenecektir? Hepsini okuyarak ögrenin derim. Kalemi akıcı ve bir kadar da duygu durum yazım şekliyle beni benden aldı diyebilirim.
Ben Nasıl Öldüm
Ben Nasıl ÖldümYüksel Demir · Kitapyurdu Doğrudan Yayıncılık · 202418 okunma
Harika bir tespit
"İnsanlara aynı iyiliği düzenli olarak yapınca,onu artık senin görevin zannediyorlar.Muazzam bir nankörlük çeşidi."
Harika bir tespit...
İnsanlara aynı iyiliği düzenli olarak yapınca, Onu artık senin görevin zannediyorlar. Muazzam bir nankörlük çeşidi...
Daha garibini size söyleyeyim mi? Bu hududu Fransızlar bize 1921 senesinde çizip verdiler. 1921'de kazanılmış Yunan'a karşı hiçbir harp yok. Niye verdiler, terk ettiler, Antep'e kadar Maraş'a kadar gelmişken? Oradaki mahalli mukavemetin neticesinde ordularının kırıldığını görerek bugünkü hududu Ankara İtilafnamesi denir buna. Ankara Antlaşması'yla 1921'de hududu tespit edip Suriye'ye çekildiler. Hiçbir zafer kazanmadan sana bu hududu veren adamlara Lozan'da; Yunan'ı Yunan'a karşı kazanılan zaferde Türk Milleti'nin tarihinde en muazzam zaferdir diye övünmüyor musun? Bir adım ilerisini istesene, asla!!! Bir adım ilerisinin istendiğine dair hiçbir delil yoktur. Daha garibini size söyleyeyim. Bizim tarihimiz böyle şaşkınlıklarla doludur. 80 senedir bu milleti uyuttular. Afyon verilmiş bir hasta gibisiniz, millet olarak. Muayyen istisnalar ayrı tutulabilir millet olarak.
Reklam
496 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.