Kitap çok değişik. Daha doğrusu ana karakterimiz çok tuhaf biri. Sürekli bir şeyler yapmak istemesi ama asla yapmaması canınızı sıkabiliyor. Bazen anlamsız şekilde sinirlenebiliyor ana karakterimiz. Kimseyi sevmiyor. Ne istediğini bilmiyor. Hayaller kuruyor ama gerçekleştirmiyor. Panik atak hastası. Anlayacağınız kitapta bu karakterin iç dünyasını okuyup duruyorsunuz. Kitabın vermek istediği bir mesaj yok varsa da ben anlamadım sanırım. Bana hiçbir katkısı olmadı boşa zaman harcadım bu kitabı okuyarak. Başlarda karakterin söylediği şeyler komiğime gidiyordu ama sonra sürekli aynı şeyler olunca sıkmaya başladı. Bir de kitabın bir sonuca bağlanmaması da aşırı canımı sıktı. Gerçekten boşa zaman kaybı.
Yazarına saygım sonsuz. Fakat kitap.. neyse tamam. Kitabı başından beri hiç sevemedim. Üslubu çok sıradan geldi. Klişeler çok fazlaydı. Sık sık göz devirdim kitabı okurken. Hatta bazı yerlerinde kitabın kapağını kapatıp bu neydi şimdi diye boş boş baktım. Kitaptaki tüm ölümler bana çok sahte geldi. Hiçbir gerçekçiliği yoktu. Hepsi çok gereksizdi. Yazar hepsine bir ölüm nedeni bulmak için saçmalamış belli ki. Karakterlerin hiçbirisini sevemedim. Hele baş karakter... O iç sesi.. Sık sık göz devirmeme sebep baş karakterdi zaten. Onca ölüme rağmen beni tek etkileyen kısım son kısımdı. Oğuz'un öleceğini zaten tahmin etmiştim ama ona rağmen etkilendim ve üzüldüm. Bilmiyorum nedenini. Yazarın duyguları iyi yansıttığından veya iyi yazmasından dolayı olmadığı kesin de ':). Kısacası kitap yeni okumaya başlayan ergenlere hitap ediyor diyebilirim.