Kıyamet Park
* Yakında dünya daha iyi bir yere gelecek çünkü ben daha iyi biri olacağım; ama önce halletmem gereken işler var. * Hasılı, yuvamızda insanı intihara sürükleyecek her türlü koşul mevcuttu. * Yüreğimde cam kesikleri. * Hayallerimden bile tat alamayacak kadar yeisle doluydum. * Ne var ki olmuyor olamıyor, yetmiyor yetemiyor, bir darbede azılı
Yeri gelmişken, ücretli Fransızca dersi verilir
Türk devletinin İngilizce, Almanca, Fransızca eğitim yapan liselere, üniversitelere destek vermesi, müsaade etmesi kadar feci bir şey yok. Kendi ülkesinde gönüllü olarak sömürgeciliğe alet olmaktır bu… Dil öğretmenin yolu bu okullara izin ve destek vermek değil, yabancı dil eğitimini, adam gibi lisede vermektir. Adamakıllı bir sistemle bir insanın bir yılda bir yabancı dil öğrenmesi mümkündür. Ama gelin görün ki bizde, bırakın bir dili, topu topu yedi harf demek olan notayı bile on bir yıl boyunca öğretemeyen mucizevi bir sistem var. Maalesef hâlâ da aynı yerde…
Sayfa 283 - 6. Baskı, Ocak 2022
Reklam
Heriften hiçbir zaman hoşlanmamıştı, şimdi kendine itiraf edebilirdi bunu artık. Çatısı altında barındırıp sömürdüğü sürece içi rahat etmemişti. İlk kez yasak bir şey yapan, usulsüz yollara sapan dürüst bir insanın ruh halini yaşamıştı hep. Elbette foyasının meydana çıkması tehlikesi çok küçük, buna karşı başarı olasılığı dev gibi büyüktü, ama
Sayfa 120 - Can Sanat YayınlarıKitabı okudu
EZAN Ezan bir feryattır , bir çığlık . Özellikle uçuruma doğru gidenlere , uçurumun kenarında dolaşanlara , uçurumdan uçanlara . Bir uyarı , bir merhamet haykırışı , bir rahmet sağanağıdır . Nefsin , gafletin , unutuşun , cahilliğin , nankörlüğün girdabında dönenlere . Dünya malının , hırsın , servetin , makam ve mevki ihti rasının , şöhret
Gel gelelim günün birinde, her nasılsa elime geçmiş bir Boğaziçi Li­mon Kolonyası'nın üzerindeki İstanbul resmini görmekle değişiverdi her şey. İki parmak kalınlığındaki resmin cart mavi sula­rına, iç burkacak denli kötü çizilmiş Şehir Hatları vapuruna bakakalıp ağlamaya başlamıştım. "Yurt özlemi" denilen, kiminin bıyık altından gülerek küçümsediği, kiminin "yabancı"yı aşağı­layarak, kendini yüceltmek için eski moda bir söyleme alet ettiği o duyguyla ilk tanışmamdı bu benim. Benliğimdeki Türk'le ilk göz göze gelişim. İstediği kadar sığ ve sıradan gözüksün, ba­sit, yalın ve açık bir biçimde İstanbul'u kendi dilimi, kendi topraklarımı, kendi insanlarımı özlemiştim.
mucizevi eğitim sistemimiz
Türk devletinin İngilizce, Almanca, Fransızca eğitim yapan liselere, üniversitelere destek vermesi, müsaade etmesi kadar feci bir şey yok. Kendi ülkesinde gönüllü olarak sömürgeciliğe alet olmaktır bu. Dil öğretmenin yolu bu okullara izin ve destek vermek değil, yabancı dil eğitimini, adam gibi lisede vermektir. Adamakıllı bir sistemle bir insanın bir yılda bir yabancı dili öğrenmesi mümkündür. Ama gelin görün ki bizde, bırakın bir dili, topu topu yedi harf demek olan notayı bile on bir yıl boyunca öğretemeyen mucizevi bir sistem var. Maalesef hâlâ da aynı yerde...
Sayfa 283Kitabı okudu
Reklam
13 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.