Müge

Zihnimin devamlı olarak en kötü senaryoyu düşünerek ve eğer yeterince endişelenirsem en çok korktuğum şeyden kendimi koruyabileceğim yalanı ile benimle nasıl alay ettiğini öğrendim.
Reklam
Gözüm nasıl olursa olsun, artık bu benim nasıl olduğumu belirleyici bir faktör olmak zorunda değildi.
O zamanlar fark edemediğim şey, acı veren bir şeye direndiğimiz zaman sıklıkla kaçınmaya çabaladığımız acının süresini uzattığımızdı. Bu şekilde yaparak sürekli acıyı zaman aşımına uğratırız.

Reader Follow Recommendations

See All
Sadece şunu biliyor. Her şeyi yerli yerinde, tıkır tıkır işleyen bir hayat kurduğunda, o hayatı yerle bir edecek bir felaket kurgulamak da farz olur. Bunu Abidin'e söylüyor. ''Doğru.'' diyor Abidin, ''insan yarattığını yok edebilmek de ister.''
Sayfa 109Kitabı okudu
Gerçeği ararken bir yandan da bulduğumuz anda değiştirmeyi düşleriz.
Reklam
Özlemek duvarları en yüksek, kaçılması en zor hapishaneydi. Özlemekti onun hapishanesi.
O karanlık ikindi saatleri boyunca ruhum öylesine bunaldı ki! Kafam kargaşa içinde, bütün duygularım ayağa kalkmış, ama içimdeki bu savaş öyle koyu bir karanlık, öyle kör bir bilgisizlik içinde geçiyordu ki!.. Çünkü içimden hiç durmaksızın yükselen o soruya, '' Neden acı çekiyorum? '' sorusuna, hiç ama hiçbir karşılık bulamıyordum.
Sayfa 23
İşte hemen kadınların hepsinde var olan bir hastalık: fedakar görünmek..
Sayfa 200Kitabı okudu
Zavallı ruhu, kendisini aldatan bu kalbin hainliğinden öcünü ondan uzak kalmakta arıyordu.
Sayfa 113Kitabı okudu
Gözyaşlarından; çırpınmalardan, tepinmelerden sonra fazla uyku uyumuş gibi yüzüne bir yorgunluk çöker, sanki bu buhran onu hırpaladıktan sonra dinlendirirdi. Belirli olmayan aralarla, olmayacak vesilelerle bu dökülen yaşlar ruhunun inceliğinin fazlasıydı ki mutlaka taşmaya muhtaçtı.
Reklam
Kadınlık emellerinden vazgeçmiş bütün zavallı kadınların kalbinde her türlü yoksunlukların gözyaşları susabilir; fakat bunlardan biri, analıktan mahrum kalmış olmak acısı, daima zehirden birer damlayla damlayan kapanmaz bir yaradır. Sanılır ki doğa, kadınların ruhuna boş kalmaya katlanamayan bir beşik koymuştur.
Doğa bizi yasalarındaki ahenge, uyuma öyle bir alıştırmıştır ki, onun görmeye alışık olduğumuz uyumunda en ufak bir kayma bizi tiksindirir, korkutur; bu nedenle Yaradan'ın her hatası yanlış yaratılmış bu varlığa karşı - her ne kadar bir haksızlık ise de ne yazık ki çözümü yoktur - içimizde öfke uyandırır. Daha da kötüsü tiksintimizi onu özensiz yaratana değil, hiçbir suçu günahı olmayan eserine yöneltiriz: Sakat ve biçimsiz varlık yeterince sıkıntısı, derdi yokmuş gibi sağlıklı ve kusursuz varlıklarım nahoş davranışlarına da katlanmak zorunda kalır. Bu nedenle şaşı bir göz, yamuk bir dudak, yarılmış bir ağız gibi doğanın bir kereliğine yaptığı bir hata, bir insanın gittikçe artan acısına, ruhunda onarılmayacak bir yaraya dönüşebilir; etrafımızı saran, dünya dediğimiz ve inanmakta güçlük çektiğimiz gezegendeki anlam ve adalate olan inancımızı şeytani bir felakete dönüştürür.
Acısını azaltmak istemiyordu, acı çeken herkes gibi acı çekmekten memnundu.
Şu birkaç saatin tadını çıkarın, hiçbirimize tek bir nefeslik bir yaşam dahi ikinci bir kez verilmeyecek ve böyle bir anda aşkı bulan onun keyfini çıkarmalıdır.
Aslında yuvarlak olan ruhlar ikiye ayrılmış, her parça kendine ait olanı ararmış. Aşk dedikleri işte buymuş. Birbirini tamamlayan ruhların kavuşması.
Sayfa 146Kitabı okudu
46 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.