Başarı, define gibi bir tesadüf kazması darbesiyle bulunuveren bir nimet değildir. O, gayretle ve irademizin kuvvetiyle ele geçireceğimiz bir kaledir. Başarının ilk şartı irade, ilk düşmanı tembelliktir. Başarının ilk şartını elde etmek için ilk düşmanıyla -tembellikle- mücadele etmek gerekir. Zira tembellik bir karakter oyuncusu gibi sürekli rol değiştirir. Kimi zaman yorgunluk, kimi zaman alınganlık, kimi zaman da uykusuzluk olarak çalar kapımızı. Önemli olan ise onun kapıyı vurması değil, bizim ona o kapıyı açmamamızdır. Unutulmamalıdır ki ilmin kaynağı zeka, işin ise iradedir. İrade, kas gücü gibi antrenmanlarla güçlenebilen ancak kor halinde dövülen bir demir gibi de emek isteyen bir şuurdur. Başarı ise bir netice değil, bir süreçtir. Zira ölüm haricindeki her son, yeni bir başlangıca gebedir. Bu nedenledir ki, başarı vücuda gelmiş şahsiyet, terbiye görmüş irade, uyanık olmaya şartlanmış bir şuur, fikir ve hareketlerinde istikrar gösterme prensibidir.
Kitaba değinecek olursam, yazarın 1943-1944 eğitim öğretim yılında verdiği meyve olan bu eser, başarının yollarını, başarı önündeki engelleri ve şartları titiz bir filozof edasıyla irdelemiş. Herkese keyifli okumalar dilerim.