Acınası bir küstahlık da vardı bu gülümsemede.
Acınası bir küstahlık da vardı bu gülümsemede. Bir üçkağıtçının yüzüne ilahi bir ifade ya da bir ozanın eline muhasebe defteri nasıl yakışmazsa öyle bir uyumsuzlukla sırıtıyordu bu ' gülümseme de onun yüzünde.
Onun için askerlik, bir sanattı. Ama silahsorlukla ovunmezdi. Harp ve muhasebe özlemini, hiçbir zaman yaymamistir.
Sayfa 417Kitabı okudu
Reklam
İnsan, hayatı boyunca, emir, yasak ve kader çizgisi içindedir. Hiçbir zaman bunların dışına çıkamaz. Dışını Hakkın emirlerine uydurduktan sonra, iç alemi için 3 vazife başlar: 1- İnsan öz varlığı olan kalbine, iç alemine dönmeli... 2- Ruh, iyilik taraftarı olarak, kötülüğe meyilli duran nefsini muhasebe etmeli... 3- Böylece bütün gidişatını, yolunu Allah yolunun hakiki yolcularına uydurmalıdır...
İnsan ipi boğazına sarılıp istediği yerde otlamak için başıboş bırakılmamıştır;belki bütün amellerinin suretleri alınıp yazılır ve bütün fiillerinin neticeleri muhasebe için zapt edilir.
İnsanoğlu ileriye doğru yürürken geriye doğru hakiki muhasebe yapabilmesiyle bilinir. Bilinmiyorsa da bilinmeli.
Sayfa 32
Kültürel kuruluk, Düşünsel umutsuzluk
Siyasal çalkantılar, hayatın altüst oluşları düşünceyi de edebiyatı da etkiler: baskıya alınan toplum ve ''insan teki'' ise bunun kültürel ve düşünsel yansımalarının olması da kaçınılmazdır. Siyasal kuşatmanın, toplumsal çürümeye dönüşen ''kültürel iğva''nın getirdiği savrulmaları uzun süredir yaşıyoruz. Değişimi mutlaklaştıran iyimserlikle geçmişi kutsayan geçmiş özlemciliğine düşmeden bu topraklarda yeşeren, gür bir ırmak gibi her dem taze akan ana damarla irtibatı kaybeden her iki yönelim de sonuçta savrulmayı getirir. Tarihle hesaplaşmadan, "güneşi çeketinin astarı arasında kaybetmiş nesillerle" övünmenin yarın için ne türden bir anlamı olabilir? Değişimi kavramak adına çözülmenin, her türden referansın yok sayılması bize hangi düşünce ufkunu açabilir? Siyasal müdahalelerin toplumsal etkilerinden önce aydınlar, fikir sahipleri üzerinde gözlemlenen sonuçlarının her şeyden daha sarsıcı olduğu muhakkak. Uzun süredir, postmodern darbe sürecinden beri yaşadıklarımız karşısında, anadamarla irtibatı kurarak yeni şeyler söylemek yerine iki farklı tavır sergilendi. "Başarısızlık" karşısında her türlü düşünsel konumdan ricat ederek yeni duruma ayak uydurma. Ya da olup bitenler karşısında adeta sızlanmaya varan şikayet geliştirme hali… Bu sonuncu hal; gelinen noktayı değerlendirmek, muhasebe yapmak, bunun neticesinde üretken bir düşünce ortamı oluşturmaya evrilmediği sızlanmalardan öteye geçemez ve nitekim de öyle oldu..
Reklam
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.