Muhteşem bir açıklama olmuş sanki ....
Cinselliğin bastırıldığı toplumlarda kadınların samimi ve nazik davranışları erkekler tarafından "ilişkiye davet" olarak algılanıyor. Kadınlar "acaba yanlış mı anlaşılırım?" diye düşünmekten karşı cinsle dostça ve sağlıklı ilişkiler kuramıyorlar. Bu reel hayatta da böyle, sosyal medyada da böyle. Birbirimizi dişi ve erkek kimliklerimizden bağımsız önce "insan" olarak görmeyi öğrenmemiz lazım. Kadınların kendilerini korumak adına gösterdikleri erkeksi davranış biçimleri içlerindeki dişi enerjinin körelmesine ve eril enerjinin yükselmesine sebep oluyor. Kadınlar zerafetini yitirdikçe ve erkekleştikçe hayat zerafetini yitiriyor. Kadınların nezaketini ve zerafetini "kuyruk sallıyor" olarak görmekten vazgeçelim. Ve önce birbirimizle insani ilişkiler kurmayı öğrenelim, dişi ve erkek olmak sonraki aşama.! ~ Güzin Yeğin
Dostoyevski Hakkında Az Bilinen Detaylar
Ekşi sözlükte gezinirken eksisozluk.com/kafkaesque--491638 isimli kullanıcının derlediği okuyup bazı noktalarına çok şaşırdığım bir yazıyı sizlerle paylaşmak istiyorum. Ne kadarı doğru pek emin değilim ama yazılan bir çok bilgiye az çok aşina olduğumu hayretle farkettim. Buyrun; Dünya edebiyatının en önemli isimlerinden biri olan
Reklam
Helal ve Haramı Kim Belirliyor?...
Bir zamanlar koyu bir Hristiyan iken daha sonra İslam’ı seçen Adiyy b. Hâtim, bir gün Resûlullâh’ın: “(Yahudi ve Hristiyanlar) Bilginlerini ve din adamlarını Allah ile aralarına koyup rab edindiler…” (Tevbe, 31) mealindeki ayeti okuduğunu işitmiş ve: “Ya Resûlallâh! Hristiyanlar onlara ibadet etmezler ki!” diyerek bu ayeti anlayamadığını belirten
Kırıntı
Adam elinde tepsiyle köşeyi dönünce, güvercinler çevredeki binaların çatılarından ve altında durup gözlerimi diktiğim, gün henüz tam doğmadığı için hala açık, çift kollu sokak lambasının kollarından, havalandı. Merhametten gelen bir muhabbetten ziyade günlük bir görev misali önce içindekileri biraz serpiştirip sonra da tepsiyi alanın ortasına ters
İdam üzerine düşünürken Sokrates'in savunması kitabı aklıma geldi ve şöyle bir yazıyla karşılaştım... Ahlak felsefesi derslerinin belki de ilk okulda verilmeye baslaması gerekir?.. Sokrates, zamanın en ünlü şehri Atina’nın altın çağı döneminin ortasında, M.Ö. 470 yılı civarında doğdu ve Atina’nın en büyük zaferlerinden acı sonuna kadar olan tüm
Varlık ve Dedektif
Dedektiflik benim için hep ‘yaşam’ dolu bir fantezi olmuştur. Burada tabii ki sanatın ele aldığı dedektiflikten bahsediyorum, yoksa dedektifin gündelik hayattaki gerçek polislik mesleğinden değil. Muhtemeldir ki dedektifin gerçek karşılığı stilize edilenden farklı olarak rutin bir meslektir ama sanatta dışavurulan dedektif ideali tam da özgül
Reklam