Babamı kaybettiğim zaman, bazı arkadaşlarım bana ne hissediyorsun diye sormuşlardı. İçimde öyle bir boşluk vardı ki, acımı hangi kelimelerle ifade etmeye kalsam sanki yetersiz kalacakmış gibi geliyordu. "Bir Hayalin Ardında" sanki bana tercüman olmuş gibi hissettim bu açıdan. Ölümün aslında kalanın da hayatını nasıl alt üst ettiğini öyle bir anlatmış ki yazarımız, her cümlesi yüreğimde derin izler bıraktı.
Nasıl etkileyici bir dil, nasıl vurucu bir anlatım... Burak ve Sümeyra, tam kavuşacakken ansızın ayrılan genç çiftimiz... Yıllar önce yaşadıkları mahallede birbirlerinden habersiz yaşarken yıllar sonra Almanya'da kader onları buluşturuyor. İkisi de öğrenci henüz. Ama gezmeyi ve yeni yerler görmeyi seviyorlar ve kitapta da küçük bir Avrupa turu sizleri bekliyor. Evlilik yakın derken Sümeyra amansız bir hastalığa yakalanıyor. Ve ne yazık ki hepimizin kaçınılmaz sonu...Ölüm onları ayırıyor.
Burak'ın dilinden Tarık bey bizlere öyle güzel anlatmış ki geride kalanın his dünyasını. "Kimse sevdiğini ölümlü olarak hayal etmeye yanaşmıyordu."diyor bir bölümde. Kim yakıştırır ki en sevdiğine bunu. Kurulan hayaller, yapılan planlar bir anda alt üst olmuyor muydu ölümle?
Yarım kalan bir hikayenin ardından yaşanılan ruh halini ve yalnızlığı betimleyen şahane bir kitap, "Bir Hayalin Ardında"... Tarık Koç'un muhteşem anlatımı ile kendinizden parçalar bulacağınız bu güzel kitabı okumanızı tavsiye ediyorum.