Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
148 syf.
8/10 puan verdi
·
3 günde okudu
Olmayan Ülke - Kitap ozeti ve biraz kendi yorumum :) oncelikle buyucu ve insanlarin dusmanligini konu alan kitap iki ailenin birbirlerine olan nefretini ve bir ask hikayesini konu aliyor. insanlarin kralinin buyuculerin kralini oldurmesiyle olay orgumuz sekil aliyor. gunlerden bir gun buyuculerin prensi Ruzgar babasinin intikamini almak icin Akil ulkesine insanlarin arasina karismak icin geliyor, o sirada kizlarinin evlenecegi kisileri secmek icin gecit toreni (?) yapan padisahin en kucuk kizi Su Hanim Ruzgari gozune kestiyor ve onunla evlenmek istiyor. ilk basta boyle bir ise hevesi olmayan Ruzgarda Su Hanima gonlunu kaptiriyor. Su hanim icin cesitli ugraslara zahmetlere giriyor fakat bir gun padisah Ruzgarin buyucu kralin oglu oldugunu ogreniyor onu oldurmek icin plan kuruyor fakat planini uygulayamadan Ruzgar kralin elinden ucup gidiyor. Ruzgarin hasretine dayanamayan Su Hanim askinin pesinden gidip Hayal Ülkesine ulasiyor tabii ordada zorluklar bekliyor asiklari bu seferde Ruzgarin annesi istemiyor Su Hanimi Ruzgari babasinin olumune ihanet etmekle sucluyor. Su hanimla Ruzgar Hayal ülkesindede cesitli olaylar atlattiktan sonra Ruzgarin annesine unutamayacagi bir ders verip oradan ayriliyorlar. kendilerine ait yalan dolan olmayan herkesin birbiriyle dost oldugu bir ulke kurup sonsuza kadar mutlu yasiyorlar. kendi dusuncemi belirtecek olursam kitap muhtesem diyebilecegim bir kitap degildi fakat guzeldi. kitapta sinir oldugum bazi karakterler ve kisimlarda vardi; Ruzgarin aski icin annesine kotuluk yapmasini asla dogru bulamadim ve Su hanimin ablalarina Ruzgarin buyucu oldugunu soylediginde ablalarinin gidip hemen babalarina yetistirmelerini. neyse dedigim gibi genel olarak guzeldi.
Olmayan Ülke
Olmayan ÜlkeAhmet Ümit · Yapı Kredi Yayınları · 20192,439 okunma
Muhteşem tanımlama :d
Haftanın üç günü ikindi sonrasında sema halkası, bir gün de aynı vakitte ravi değerlendirmelerine tahsis edilmiş bir meclisi var. Cerh tadil işine müstakil bir ders ayrılabileceğini hiç tahmin etmezdim ama bu ders tam benlik! Şu'be nin ifadesiyle : "Allah rızası için gıybete ayrılmış bir ders!"
Reklam
328 syf.
6/10 puan verdi
·
8 günde okudu
Başlarken gerçekten iyi bir kitap okuyacağımı düşünmemiştim açıkçası. Belki konu bambaşka olsaydı okumazdım bile. Ama konu bir şekilde siyasetle, toplumla, adaletsizliklerle, var olan çarpık sistemle ilgili olduğu zaman konu beni direkt çekiyor. Hele de toplumumuzun muhteşem linç kültürü ise konu. Gayet güzel anlatmış Barbaros Şansal yaşadıklarını. Bakın ben bunları yaşadım, hepinizin bir gün bunları yaşama ihtimaliniz hep var demiş. Hicivli anlatımını sevdim. O cezaevindeyken o sırada dışarıda yaşanan adaletsizlikleri, hukuksuzlukları yazması ayrı hoşuma gitti. Linç kültürü çok tehlikeli bizim ülkede. Kimin ne zaman ne yapacağını asla bilemiyoruz. Hele bir de sistemin hoşuna gitmeyen bir tarafsanız. Hoş her an herkes sistemin hoşuna gitmeyen taraf olabilir. Bir an meselesi. Senden olmayana olan bu öfke ve nefret hali nasıl düzelir bilemiyorum. Ama sonuç olarak adalet herkese lazım. Amasız fakatsız...
Makam Odası : Linç
Makam Odası : LinçBarbaros Şansal · Destek Yayınları · 201746 okunma
“Bu Dünyada Ahde Vefa Kalmamış!” Dedirtmem
Hz. Ömer Ömer Radiyallahü Anh’ın hilafeti döneminde, gerçekleşen gerçek ve muhteşem bir hikâye… Hz. Ömer Radiyallahü Anh, Ashab-ı Kiram ile beraber bir mecliste oturuyorlarken, karşıdan üç kişinin gelmekte olduğunu gördüler. Bu gelen kimseler, bir delikanlıyı yakalayıp ellerinden sıkıca tutmuşlar ve belli ki halifenin huzuruna çıkarmak üzere
352 syf.
·
Puan vermedi
Merhabalarrr. Tüyler ürpertici bir kitap ile geldim. Hizmetçi. Okurken aman Allahım ne okuyorum ben böyle diyeceksiniz. Winchester ailesinin evinde hizmetçi olarak işe başlayan ve sabıkası olan Millie neyle karşılaşacağını bilemez. Nina, zengin, her istediği elinin altında olan, muhteşem bir eşe sahip bir kadındır. Millie her gün evi temizler, Nina’nın kızını okuldan alır, yemekleri yapar. Nina çok dengesizdir sırf Millie’yi daha çok çalıştırmak için evi dağıtır tuhaf hareketler yapar. Millie, Nina’nın yerinde olmayı düşünür. Çünkü Nina muhteşem bir eve ve muhteşem bir eşe sahiptir. Neden böyle davranıyordur acaba? Tamamen ters köşeye düşeceğiniz, olaylar gelişirken nefesinizi tutacağınız bir kitaptı. Ben gecenin bilmem kaçlarına kadar okuyup bitirdim. Belki herkesin kaldırabileceği bir kitap değildir. Ben okurken fazla gerildim. Öyle korku türünde değil de psikolojik gerilim. Bu türü seviyorsanız mutlaka ama mutlaka okumalısınız.
Hizmetçi
HizmetçiFreida McFadden · Olimpos Yayınları · 20232,208 okunma
İstanbul bir gün alttaki ucube görüntüden kurtulacak, üstteki muhteşem esere tekrar kavuşacak
Reklam
 ‘’Cennetin nuru, doğduğum günden bu yana tam dokuz kez, tam olarak aynı noktaya inmiştir: İlk inişi ise, gerçek adını bilmeyenlerin ona Beatrice dedikleri o muhteşem kadının gözlerimi ilk defa şereflendirdiği zamana rastlar. Hayatta olduğu süre zarfında yıldızlı gökyüzü bir derecenin on ikide biri kadar Doğuya doğru gitmişti, yani dokuzuncu yaşına yeni girmişti; bense dokuzuncu yaşımı doldurmak üzereydim onu ilk gördüğümde. O gün üstünde sade, hoş bir kırmızı elbise vardı, genç yaşına uygun şekilde giyinmişti. Yemin ederim, işte o anda, kalbimin en saklı odasında varlığını sürdüren yaşam hissi öyle şiddetle titremeye başladı ki, bedenimin her bir zerresi de onunla birlikte titredi... ‘’ 
168 syf.
·
Puan vermedi
Merhabalaarrr. Oz Büyücüsü'nün devam kitabı olan Muhteşem Oz Diyarı ile geldimmm. İlk kitabı çocukluğumuzdan bir çoğumuz biliyordur. Modern klasiklerde olan tam metin haliyle tekrar okumayı çok sevmiştim. Devamı da ilk kitabı kadar güzeldi. Tip adında bir oğlan çocuğu anne ve babasının nerede olduğunu bilinmeden bir cadının yanına bırakılmıştır. Ülkede cadıcılık ve sihir işleri yasaklanmıştır ama Tip'in yanındaki kötü kalpli cadı hala sihirler yapmaya devam etmektedir. Bir gün Tip cadıyı korkutmak için evin kapısına balkabağından bir adam yapar. Cadı bunu görünce üzerine canlandırma tozu döker ve bal kabağı kafalı adam gerçek olur. Tip ile birlikte o evden kaçarlar. Hikayenin gidişatı çok güzeldi. İlk kitaptan bildiğimiz karakterleri okuyunca mutlu oldum. Sonu biraz şaşırttı beni sevdim mi sevmedim mi bilemedim. Modern klasik okuyucularına tavsiye ederim. İçimizdeki çocuk hiç büyümesin :)
Muhteşem Oz Diyarı
Muhteşem Oz DiyarıL. Frank Baum · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 2022355 okunma
Çoğumuz yaşamın önemli ödüllerini kaçırırız. Politzer. Nobel. Oscarlar. Tonyler. Emmyler. Ancak her birimiz yaşamın küçük ödüllerini alabilmek için birer others. Sıvazlanan bir sırt. Kulak arkasına kondurulan bir Öpücük. Dört sterlinlik bir levrek. Boş bir park yeri. Çıtır dayayarak yanan bir ateş.harika bir yemek. Muhteşem bir gün batımı. Sıcak bir çorba. Soğuk bir bira. Yaşamın büyük ödüllerini alamadığımız için sıkılma. Size sunduğu küçük zevklerin tadını çıkarın.hepimize yetecek kadar var. 
"Oysa... çıkarlarını düşünmeyenler unutulacaklardır. Her olayda bir kenara çekilenler gerçekten de bir kenarda kalacaklardır. Yaptıkları işlerin gizli kalmasını isteyenler, bunda başarıya ulaşacaklardır. Kimse, onların varlığıyla tedirgin olmayacaktır. Bir gün öldükleri zaman, arkalarında küçük bir iz, bir anı, bir göz yaşı, bir eser bırakmadan yok olacaklardır. Gazetedeki ölüm ilânı bile, yedinci sayfada bir kenarda kalacak, kimsenin gözüne çarpmayacaktır. Hayattan çıkarı olmayanların, ölümden de çıkarı olmayacaktır. Ölüm bile onların adlarını duyurmaya yetmeyecektir. Herkesin mezarında güller ve menekşeler büyürken, onların mezarlarını otlar bürüyecektir. Mezarları bir kenarda kalmasa bile, büyük ve muhteşem anıtların arasına sıkışıp kaybolacaktır."
Reklam
Zanaatçı/sanatçı statüsündeki ve imgesindeki ilerleme resim, hey- kel ve mimarlık sanatlarında daha da fazlaydı. Maalesef, popüler de- ğerlendirmeler bu ilerlemeyi fazlasıyla abartıyor ve Michelangelo gibi şahsiyetlere, bir nevi normal kulaklı Van Gogh muamelesi yaparak, kendilerini ifade etme aşkıyla yanıp tutuşan bir deha rolü biçiyorlar.
Sayfa 72
755 syf.
·
Puan vermedi
Bir Kitabı Hissetmek
Kitap muhteşem bir başyapıt.Okurken kitaba dalıp gideceksiniz. Kitapta Dumas o kadar güzel hissetirmiş ki silahşörlerin neler yaşadığını.Kitap heyecanlı bir film gibi.Kitaptaki kişilerin hayatlarını okumuyor izliyorsunuz. Bir gün Dartagnan'la Galya'ya gidiyor. bir gün Kardinal'in askerlerine karşı savaşa gidiyor. Bir yandan Milady'e aşık oluyorsunuz. Kitaptaki ufacık bir olay bile o kadar müthiş bir dile anlatılıyor ki hayran hayran sayfaları çeviriyorsunuz.Özellikle Dartagnan'ın Milady'e aşık olduğu kısım çok etkileyici.Kitabı okurken o kadar heyecanlanıyor ve sonunun gelmemesini istiyorsunuz . Başta biraz uzun görünse de bu bir süre sonra size kötü değil iyi gözükecek.O yüzden biraz sabredin ve okuyun derim. Bu kitap okuyan okura kesinlikle çok şey katıyor.Zaten Dumas'ın müthiş hayal gücü ve muhteşem olay örgüsüne diyecek bir şey yok.Kitap okurken heyecanlanmak,mutlu olmak ,kitaba dalıp gitmek isteyen kitap okurlarına tavsiye ederim.
Üç Silahşor
Üç SilahşorAlexandre Dumas · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 20218,8bin okunma
Bu Gidiş Nereye??
Şımartılmış çocuk:topluma zararlı oluyor etrafımızda çok var. Dün okulda üzücü bir olay yaşandı, Veli öğretmene yumruk attı, (çocuğu için) Eğitimin ne olduğunu II.Murat kadar olamasa da; en azından kendi çocuğunu yanlış yollara süreklemeyecek kadar idrak etmiş anne ve babalara ihtiyaç var. Unutmayalım, Çocuklar şımarık doğmaz; diplomalı,maaşlı
" Fakat zavallı, sersem bir köylü çocuğu olan ben, nasıl olur da en seçkin ve bilge erkeklerin her gün içine düştükleri o muhteşem çelişkiden azade olabilirdim ki ?"
Sayfa 185Kitabı okudu
Martin o sabah birkaç hafta önce kafasında tasarladığı ve o günden bugüne yazılmak için ısrarlı bir yaygarayla kendini rahatsız edip duran bir hikâyeye başladı. Belli ki hareketli bir deniz hikâyesi, gerçek dünyada ve gerçek koşullar altında yaşayan gerçek karakterlerin yer aldığı bir aşk hikâyesi, bir yirminci yüzyıl macerası olacaktı bu. Hikâyenin akışının ve seyrinin altındaysa yüzeysel okurun asla fark edemeyeceği, ama bir yandan da bu tür okurun bile ilgisini ve keyfini asla kaçırmayacak başka bir şey olacaktı. Nitekim Martin’i yazmaya zorlayan şey, en az hikâyenin kendisi kadar buydu aslında. Zaten hikâyelerindeki olay örgülerini esas aklına getiren şey, hep büyük evrensel motifler olurdu. Böyle bir motifi bulduktan sonra, bu evrensel motifi hangi zaman ve mekânda, hangi yerler ve kişiler aracılığıyla ifade edecekse kafasının içinde onları evirip çevirmeye başlardı. Adı “Beklenen” olacak hikâyenin uzunluğunun, altmış bin kelimeyi aşacağını sanmıyordu; muhteşem üretim kuvveti düşünüldüğünde çocuk oyuncağıydı. Yazmaya oturduğu ilk gün, sahip olduğu araçlardaki ustalığının idrakinden aldığı büyük hazla kavradı kalemini.
Sayfa 369 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.