“Kral Lear’ı yazmış olsam ömür boyu pişmanlık duyardım. Çünkü o kadar büyük bir yapıt ki, hem kusurları, hem de bazı sahnelerden fışkıran, aslında ne kadar mükemmel olabileceklerini insana hissettiren ayrıntıları, üstelik kimilerinin çok küçük olmasına rağmen, insanın gözünde büyüyor. Lekeli bir güneş değil bu yapıt; paramparça bir Yunan heykeli. Metin baştan sona hata, perspektif yokluğu, bilgisizlik, zevksizlik, zayıflık ve ihmalkârlık kokuyor. Büyük eserler arasına girecek hacimde, mutlak kusursuzluğa erişmiş, yüce bir eser yazmak bunun için gereken tanrısal yetenek dünyada kimsede yok, kimseye nasip olmamış bu işi başarmak. Bir hamlede kendini dışımıza atamayan her şey, zihnimizin kusurları yüzünden giderek bozulur.”