Kemikler Şehri ~ Cassandra Clare
.
Çok uzun zamandır okumak istediğim Ölümcül Oyuncaklar serisine resmen giriş yaptım Yeni baskılarını gerçekten aşırı sevdiğimi söyleyerek başlamam gerekiyor
Çok eski bir seri olmasına rağmen seriye dair hiç spoiler yememiştim. Büyük bir heyecanla başladığım seri ilk sayfadan aksiyonla başladı. Birçok türün ev
Ahhhh ben ne okudum?Nasıl bir kurgu, nasıl bir hikayedir bu böyle??? Daha elime aldığım ilk andan itibaren kitap beni kendine esir etti.Bir bölümde kendimden geçercesine kahkaha atarken diğer bölümde anılarla yüreğime hançer sapladı.Yazar, Gökçen ve Murathan arasında diyalogları ve aşkı çok güzel anlatmış.Sadece ikisi değil bütün karakterlerin
Kitaba incelememi zamanında sadece İngilizce yazmışım. Muhtemelen gömdüğüm için. Şimdi çeviri programına atıp Türkçe'ye çevirttim ama kontrol etmedim. Üstün körü düzeltme yaptım. Anlaşılmayan yerler olabilir:
Kitabın ilk 130 sayfası Dante'nin Valentina'dan önceki ve sonraki hayatını hızlı bir şekilde anlatıyordu. İlk eşi Carla ile
Herkesin ve her şeyin bir sebebi var. Marya'nın kabuslarının, Olga'nın korkularının, Piyotr'un ölümünün, Kasyan'ın kalpsizliğinin ve en çok da Vasya'nın sebepleri var. Ya manastıra ya da eve kapatılmak istenen bir çocuk. Özgür olmaya çalışıyor ve hatalar yapıyor. Okurken her seferinde kızamayıp sonunun kötü olmamasını umduğum hatalar. Yetişkin insanların yaptığı hatalar var, korkudan ve inançtan kaynaklanan hatalar. Ama ulan Konstantin... Yansın sarı saçlarının alayı, su veren itfaiyenin hortumunu ... Allah belanı versin. Ölmeni ne umutlarla bekledim ama göremedim. Bu yüzden çok üzgünüm.
Ama onun dışında çok mutluyum. İlk kitabı büyülü bir hayal aleminde hikâye kitabı okur gibi okudum. Bu kitabı heyecan içinde kıvranarak bir solukta okudum. Her şeyine âşık oldum. Mükemmeldi.
Işık hızında ilerlemeyen, bütün karakterlerin 2 sayfada gözümüze sokulmadığı, kendi dünyası içinde tutarlı ve mantıklı bir fantastik kitap okumayalı herhalde on yıl falan olmuştu. Şükürler olsun ki fantastikten sonsuza dek tiksinmeden önce bu kitaba denk geldim.
Olaylar, karakterler, mekan, masallar, betimleme ve dil -bu kitapla ilgili her şey- mükemmeldi. İlk sayfadan itibaren Rusya'da orman diyarına ışınlandım ve kitap bittikten sonra bile çıkamadım.
Acaba sadece ben mi böyle hissettim dediğim bir şey var, kitaptaki hiçbir karakterden nefret edemedim. Anna'dan bile... Her karakterin iç dünyası, düşünceleri öyle güzel anlatılmıştı ki kötüleri bile anladım.
İlk kitabı okur, diğer kitaplara başlamam diyordum ama belli ki öyle olmayacak. Kitaptaki asıl olay çözümlense bile merak ettiğim pek çok şey var. Diğer kitapların gerçek tarihle birleşecek olması da heyecan verici.
*Enter Mia Wallace voice here*
I said God damn!
Yeterince araştırmadan kitabın üzerine atladığım için bir serinin dördüncü kitabını almışım. Diğer kitaplarla bağlantılı mıdır bilmiyorum ama tek başına yeterince bağımsızlık hissi verdi ve beni peşinden sürükleyecek pek çok Anaïs Nin kitabının ilki oldu. Bir kere okudum ama sanırım aslında üç kereydi. Okuduğum cümleleri duyduğum haz yüzünden defalarca okudum. Her şeyiyle mükemmeldi.
Ay'ın kişiyi vahşileştirdiğini ve bir nevi azıttığını savunan insanlar varken Sabina, Ay banyosu yapar. Beni mahveder ve kalbimi deler <3 Ben kendilerine Ay'lanmak derdim oysa. Ben Ay'lanmaya gidiyorum diyerek sahile inen minik bir Ayşe işte bu noktada kitapla bütünleşmiş ve âşık olmuştur.
Kısacası:
Senin ağzını yerim ben
Bu zamana kadar nerelerdeydin sen
Kimse inkar etmesin güzel gördüm
Demesin seni görmeden.
Period.
Çıldırmak üzereyim mükemmeldi!!! Aşırı sevdim Olive ve Jason’un bu tatlı aşk oyunu benim aşırı hoşuma gitti sorun şu ki Olive için Jason onun küçüklüğünden belli taşıdığı bir kalp acısıydı… Tâki yıllar sonra tekrar karşılaşana kadar.
Olive Taylor henüz yedi yaşında abisinin arkadaşı Jason Thorn’u görmüş ve aşık olmuştu onunla ilk sohbeti
Kanuni devri şairlerinden Meâlî, çok sevdiği kedisi vefat edince onun için bir mersiye kaleme almış.
Çıkdın elden nidelüm ansızın eyvâh pisi
Yandun ölüm oduna derd ile nâgâh pisi
Hasretâ şîr-i ecel buldu sana râh pisi
Nidelüm ah pisi neyleyelüm vah pisi
(Beklenmedik bir anda elden çıktın. Ölüm ateşiyle sen de yandın. Ah yazık, ecel arslanı
Hayatımda okuduğum en güzel kitaplar serisine yenisini ekledim .Hem tüm dünyaca tanınan ünlü düşünür Farabi'nin her konuda görüşlerini okumak hem de diğer felsefi düşünürlerin aynı konudaki fikirlerini okumak mükemmeldi . Kitaptaki su iki güzel sözü de ekleyeyim .
“Aklını kullanamayan insan karanlığın içinde kalacak ve hiçbir şey görmeyecektir.”
''Kötü ya da iyi hissetmenizin nedeni düşündüğünüz şeylerdir. Çünkü hissetmek düşünmekle başlar.”
Selamlar nasılsınız umarım keyifler yerindedir. Kitaplarını çok severek okuduğum Beyza Alkoç'un yakın zamanda çıkan "Enkaz Altındakiler" kitabını sizlere tanıtmak istiyorum.
Kitabımızın konusundan kısaca bahsetmek istiyorum. Dünya üzerinde birçok ülkede aynı anda başlayacak olan bir yarışma buroşürünü baş karakterlerimizin
Bayram tatilinde bana eşlik eden Hizmetçi serisinin ikinci kitabı olan Hizmetçinin Sırrı kitabı da serinin ilk kitabı gibi akıcı, okunması kolay ve kısa sürede bitirilecek bir kitaptı. İlk kitaptaki gibi yazarın mantığını anlayınca olay örgüsü tahmin edilebiliyor olsa da okuması keyifliydi.
(Arka kapaktan)
Geçmişim hakkında sorular sormayan bir işveren bulmak çok zordu. Bu yüzden Garrickler mucizevi biçimde beni şehir manzaralı çatı katı evlerini temizlemek ve ışıl ışıl mutfaklarında yemek yapmak üzere işe aldıklarında şansıma şükrettim.
Bir müddet orada çalışabilir, istediğimi elde edene kadar sessiz kalabilirdim.
Neredeyse mükemmeldi. Fakat girmemin yasak olduğu misafir odasının içini hiç görmemiştim. Bayan Garrick’le hâlâ tanışamamıştım. Ağladığını duyduğumdan emindim. Çamaşırları yıkarken beyaz geceliklerinin yakasında kan lekeleri buluyordum. Bir gün dayanamayıp kapısını tıklattım. Kapı usulca aralandığında gördüklerim her şeyi değiştirdi…
İşte o zaman bir söz verdim. Ne de olsa bunu daha önce de yapmıştım. Kendi sırlarımı güvenle saklarken Bayan Garrick’i koruyabilirdim.
Douglas Garrick yanlış yapmıştı ve şimdi bu yanlışın bedelini ödeyecekti.
Okuması biraz uzun sürdü ama çok güzel bir kitaptı . Bir çok kişi olumsuz yorum yapmıştı ve okuyup okumamakta çok kararsız kalmıştım . Neden öyle puan vermişler diye düşünüyorum . Savaşın asıl gerçeklerini yüzümüze bir tokat gibi vuran garip bir kitaptı . Betimlemeler , benzetmeler , bakış açısı vs her şeyi mükemmeldi . Akıcılığı da güzeldi ama sonlarda biraz durağan gitti . Sonu da okunmaya değerdi . Kitabın on söz kısmını okuyunca aslında daha en baştan ters köşe oluyorsunuz şimdiden okuyun derim
Kızıl KahkahaLeonid Andreyev · İş Bankası Kültür Yayınları · 20195,2bin okunma
Merhaba 1K ahalisi, okurken parça parça notlar alıp en son küçük bir değerlendirme ile bitireceğim. Kitap hakkında bilgi fikir sahibi olmak isteyenler için faydalı olmasını umuyorum.
Kötü Yönleri;
1.) Dini terimleri aşırı kullanması rahatsız edici. Bilim kurgusun yeni ve farklı bir dünya kuruyorsun, kelimeleri de kendine has seçmesi daha güzel olurdu.
2.) Çok gereksiz ve yersiz bir şekilde çıplaklık arz etmesi. Bahsi geçen kişinin ergenlik çağı gelmiş, hepsi bu.
İyi Yönleri;
1.) Baş karakterimiz Paul'ün yaşamış olduğu değişimi çok güzel anlatmış. Sanki elimizde büyümüş gibi. Aldığı kararları anlamlandırabiliyorsunuz.
2.) Final mükemmeldi. Bence final için okunur. Orada dedim işte bu bilim-kurgu.
Dune MesihiFrank Herbert · İthaki Yayınları · 20216,1bin okunma