Osmanlı’dan Tayyip’e Bilim Düşmanlığı
Hikmet Kıvılcımlı, “Osmanlı Tarihinin Maddesi” eserinin Üçüncü Cildinde Osmanlı’da bilimin ne hallere düştüğünü ve buna bağlı olarak Osmanlı Devleti’nin yıkıma nasıl dörtnala gittiğini veciz bir biçimde gözler önüne serer. Biz bu yazıda önce Usta’nın Osmanlı’daki yozlaşmayı somut olarak gösterdiği pasajı, Osmanlıca kısımlarından arındırarak,
Çay ısmarlayabilirim :))
🍀"Allah kabul etsin 1884 yapımı bir camide akşamı kıldım. (Farzda riya olmaz zira herkes farzı yerine getirmeye mecburdur, ben farzı yerine getirdim diye hava atamazsın, komik olur, o zaten borcun senin. Riya nafile ibadetlerde olur. :) )
"Çayzâde" isimli çay bahçesine oturdum. Resimdeki uğur böceği ters bir vaziyette idi. Ölü sandım ama düzeltince yürümeye başladı :))
Yan masadaki muhabbet dikkatimi çekti. Kızım hafız diyor, 100 aldı diyor ama mülakatta elediler diyor. Neymiş, milletvekili şu kişileri alacaksın diye önceden isimleri vermiş diyor. Bunlar bir de dindar geçinir, milletin hakkını yiyorlar diyor.
Ah be amca, ben AKP nin dindar olmadığını yıllardır söylüyorum. Bir misal: En dinsiz hükümetlerde bile zina kanunen suç idi ama bu güya dindar taife, zinayı suç olmaktan çıkardı. Allah haram diyor, bunlar çekinmeden zina yapabilirsiniz diyor ve de öyle oldu. Son 11 yıldaki zina artış oranı yüzde 750 ve evlilerle evliler arasındaki oran yüzde 70. Neyse zaten 20 yıl önceki ahlak ile şuan ki durum arasındaki dağlar kadar farkı çocuklar bile görebiliyor. AB sevdası ile mahvoldu bir nesil. Ekonomiye, eğitime girmeye hiç gerek yok :))
Mülakat geldi liyakat gitti. Mülakatı kaldırcam dedi ama vazgeçti. Çünkü insanları kendine mecbur bırakmak istiyor. Mülakat olmasa kimse ona ihtiyaç duymaz. Çalışan kazanır girer. Ama mülakat olunca adam bulmak zorundasın. Bunları abdesti taze duran bir müslüman olarak diyorum. Vatan haini, dış güçlerin ajanı, kemalist, fetöcü, kafir falan değiliz hamd olsun. Saygılar :))
Herkese selamlar
Gabriel Garcia Marquez kaleminden; 
Kırmızı Pazartesi kitabında; Kolombiya'nın sakin bir kasabasında işlenen gerçek bir cinayet anlatılır.
Romanın ilk cümlesi ile yazar, kimin ne zaman öldürüleceğini açıklar. Sorgulama/mülakat tekniği ile yazılmış bu kısa romanda sadece okuyucu değil, tüm kasaba ahalisi de kimin ne zaman öldürüleceğini önceden bilmektedir.
Kırmızı Pazartesi, temelde bir töre cinayetini konu alır. Pablo ve Pedro Vicario'nun kız kardeşleri Angela, kasabadaki varlıklı bir adam olan Bayardo San Roman'la evlenir. Bayardo, düğün gecesi Angela'nın bekâretinin bozulmuş olduğunu öğrenir ve kızı, baba evine geri gönderir.
Santiago Nasar adlı bir kişinin iki kardeş tarafından öldürülmesini anlatsa da kitap klasik bir namus cinayetinden farklı olarak cinayeti kimin işlediğine odaklanmıyor.
Kitap, diğer pek çok suç türündeki romanlardan farklı olarak cinayetin nasıl işlendiğini mercek altına alıyor.
Okuyacak arkadaşlara şimdiden keyifli okumalar...
Gerçek bilgi, bildiğimiz şeyi bildiğimizi bilmek ve bilmediğimiz şeyi bilmediğimizi bilmektir.
Copernicus
