"Bir milletin bayrağı, o milletin başı gibi" düşüyordu ama, bunun ufaklı büyüklü bin türlü sebebi vardı ve en birincisi bir kaç meydan muharebesini kaybetmek değil, ahlaksızlıktı...
İnsanlık kültürü gelişme sağlarken, gerçek doğasından uzaklaşmış , duygusunu kaybetmiş, sadece akla göre biçimlendiği için gittikçe mutsuz olmuş ve köleleştirilmiştir.
İşte! bu durumu tespit eden, ünlü düşünür Jean Jacques Rousseau, insanların, özgürlüğüne dokunmadan, siyasî bir sistemin kurulabilmesi için en iyi yöntemin, toplumsal sözleşme olduğunu açıklamaktadır.
Bize bu sistemin tarifini sunarken, özgürlük, eşitlik, mülkiyet, adalet, yasa, genel irade, gibi temel kavramların içeriğini detaylarıyla anlatmış.
Egemenlik anlayışı nedir?
Egemen güç kimin elinde olmalı?
Din ve devlet işi nasıl ayrılmalı?
sorularına cevap vermiş.
Demokrasi, Aristokrasi ve Monarşiyi incelerken toplum için en uygun yönetim şeklini araştırmış.
Fikirleri Avrupa ve Fransa'da siyasi reform ve devrimlerin yapılabilmesi için teşvik edici olmuştur.
Bazı fikirlerinin hâlâ geçerli olması, bugünün yönetim şeklini ve yöneticilerini daha iyi değerlendirmeyi sağlıyor.
Siyaset hayatın bir parçası olduğu için, herkesin okuması gereken bir eser olduğunu düşünüyorum.
İyi okumalar dilerim.
Toplum SözleşmesiJean-Jacques Rousseau · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 201914,1bin okunma
=Bir=
William Faulkner'ın "Ayı" adlı kitabı aslında yazarın "Kurtar Halkımı Musa" adlı kitabında yer alan bir bölüm ve 1942'de "Kurtar Halkımı Musa" yayımlanmadan önce farklı senelerde, farklı versiyonlarla basılmış bir öykü: 1935'te bir dergide Aslan adıyla yayımlanmış, 1942'de başka bir dergideyse Ayı adıyla
DR Ali Şeriatı bir Sosyolog gözüyle dinin tarihini özetliyor.
Klasik islam düşünürlerinden farklı özgün fikirleri var.
İslamın en büyük düşmanının muhafazakarlık ve statükoculuk olduğunu söylüyor.
Bu saptamaları yaparken toplum tarihinin en antik unsurlarından itibaren alarak, bilimsel diyalektik yöntemi kullanıyor.
Özetle diyor ki. Tarih
Güzel bir kitap ama bilim kurgunun daha ağırlıklı olmasını istediğim bir eserdi. Çok fazla goygoy vardı tabi hoştu ama tekrara girdikten sonra ben biraz sıkıldım. Din, mülkiyet, adaptasyon, insan psikolojisi ve cinsellik konularında yazarın çok farklı tespitlerinin olduğu bir kitap. Kitabı sevmemin en büyük sebebi Jubal gibi bir karakterin olması ne kadar da yaşlı bir bunak olsa da onun iyi niyetli natüralist zampara halini sevdim.
Konumuza gelecek olursak Mike marsta doğan bir insan evladı ve eskiler tarafından büyütülmüştür. Gün olup bizim gezegenimizdekiler onu dunyaya getirip olaylarin olayları kovalaması şeklinde bir kitaba konu olacak şeyler yaşamasıyla karşımıza eser çıkmış.Ama kitapta sevmedigim şey çok fazla sonlara doğru cinselliğin baya artması ve bilim kurgudan çok her şeyin cinsellikle son bulması.
Yani konu güzel ama bunu 700 sayfada daha güzel işleyebilirdin sayın yazar. Puanım Jubal için. Ama kitap kesinlikle kendini okutuyor o ayrı. Robert Heinlein çok başka bir adam.
Ve evet unutmadan Groklayın!
Erkek yılanlar arasındaki rekabet şiddetlidir ama birleşme öncesi ve sonrasında kazanan erkek dişiye vajinal bir tıpa yerleştirecektir ki eğer etkisine kapıldığı yılanı hamile bırakamamışsa bunu rakipleri de başaramasın. Yılanlarda bile bir temel davranış çekirdeği bulunur. Buna egemenlik, mülkiyet ve cinsel kıskançlık dahildir. Bu özellikleri insanlar kolaylıkla fark edeceklerdir.