Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Üretim, değişim ve mülkiyet ilişkileriyle modern burjuva toplumu, o dev üretim ve değişim araçlarını ortaya çıkarmış olan bu toplum, büyüler yaparak çağırdığı cehennem zebanilerine artık söz geçiremeyen büyücüden farksız bir duruma düşmüş bulunmaktadır.
Komünistlerin görüşüne göre, mülkiyet kamuya ait olmalıdır. Bunun tersi, Benim mülk sahibi olmam ve başkaları ile sadece mülküm dolayısıyla anlaşmamdır. Eğer kamu düzeninden mem­nun kalmazsam, ona başkaldırır, mülkümü savunurum. Ben mülk sahibiyim, ama mülkiyet kutsal değildir. Ben sadece mülkün kul­lanıcısı mıyım? Hayır! Şimdiye kadar sadece kullanıcısıydım, baş­ kalarının da birer parselin kullanıcısı olmaları dolayısıyla, benim kullanıcısı olduğum parsel de güvencedeydi. Ama artık her şey Bana ait, Ben ihtiyaç duyduğum ve ele geçirebildiğim her şeyin sahibiyim. Sosyalist düzene göre, toplum bana ihtiyacım olanı veriyorsa da, egoist şöyle der: Ben ihtiyacım olanı alırım . Ko­münistler birer sefil gibi davranıyorlarsa, egoist de bir mülk sahibi gibi davranır.
Reklam
Fakat sevişmenin ve evliliğin sonu sefaleti artırmak olacak; varsın olsun diyor filozofum.
Onlar fakire sadece tedbirli olmayı telkin ediyorlar:
Denemeler, raporlar, değişiklikler sürüp giderken fakirlik artar ve emekçiler sürünerek ölmeye devam eder
O halde benim mülkiyetim nedir? Benim gücümün kapsamı içinde olandan başka bir şey değildir! Benim neye sahip olmaya yetkim var? Kendimi yetkili kıldığım her şeye sahip olurum. Ben, bir mülkü almakla, ya da mülk sahibinin o mülk üzerindeki iktidarını kendime mâletmekle mülkiyet hakkını kendime vermekte­yim.
Reklam
Devlette mülkiyet yoktur, yani Tek'lerin mülkiyeti yoktur, her şey devlet-mülkiyetidir. Bana ait olan bir şey varsa, bu devletin sayesindedir ve ben neysem, devletin sayesin­de olmuşumdur. Benim özel mülkiyetim de, devletin bana kendi mülkiyetinden ayırıp teslim ettiği bölümdür ve devlet bunu yap­makla, başka mensuplarına düşen paydan kısar. Aslında hepsi devletin mülkiyetidir.
İnsanlar bir gün elbette daha mutlu olacak. Ama kanserin çaresinin bulunduğu, uzaya yolculuk gerçekleştiği ya da ırk ayrımcılığı ve diğer önyargılar ortadan kalktığı zaman değil, yeniden ilkel toplumlar olarak yaşamaya başladığımız, mülkiyet kavramını aştığımız ve birbirimizle gerçekten iletişim kurabildiğimiz zaman. 194
Kıskançlık aşktan mülkiyet çıkarma isteğini şart koşar.
Sayfa 415
İnsan niçin bunalıyor? Gerçekte mâlik olmadığı bir şeye mülkiyet iddiasında bulunduğu için.
Reklam
"Mülkiyet" kavramı geçerli kılınmasa, "hırsızlık"tan söz edilebilir mi? Mülkiyet olmazsa, hırsızlık hiçbir şekilde mümkün olur mu? Kimseye ait olmayan bir mal çalınamaz. Birisi denizden kova dolusu su alırsa, suyu çalmış olmaz , bu hırsızlık sayılmaz. O halde mülkiyet hırsızlık değildir, hırsızlık bizzat mülkiyetin varlığı ile mümkündür.
Proudhon eğer şöyle deseydi, duygulara sonsuz hitap etme yeteneğini ziyan etmemiş olurdu: Bazı şeyler vardır ki, sadece az sayıda kişiye ait­tir ve bizler bundan böyle bunları ele geçirmeyi düşünelim. Bı­rakın, bunları alalım, çünkü insanın mülke sahip olması onu alma­sıyla mümkündür. Şimdiki mülk sahipleri de o mülkü bizden ala­rak ona sahip olmuşlardır. Bir mülkiyet hepimizin elinde olursa, az sayıda kişiye ait olmasından çok daha yararlıdır. O halde bu gasp (vol) için birleşelim. Proudhon bunu diyeceğine şöyle diyerek bizi aldatmaktan geri durmaz: Toplum (societe), zaman aşımına tabi olmayan mülkiyet hakkının asıl ve tek sahibidir ve onun sahibi olduğu söylenen kişiler onu gasp etmişlerdir, çalmışlardır. (La pro­ priete c'e s t le vol - Mülkiyet hırsızlıktır)
Burjuva zihniyete göre mülkiyet kutsaldır, öyle ki Ben senin mülkiyetine saygı duymalıyım. "Mülkiyete saygı!" Egoist zihniyete göre ise durum farklıdır: Ben senin ve sizlerin mülkiyeti karşısında sakınıp geri çekilecek yerde, ona hep kendi mülkiyetimmiş gibi bakarım ve bu nedenle de "saygı" duymak zorunda olmam. Siz de benim mülkiyetimde olduğunu söylediği­niz şeylere karşı aynı biçimde davranın!
Mülkiyet sadece bir araçtır ki onu amaç haline dönüştürenler her şeye sahip olup kendilerine sahip olamayanlardır.
Ve kimler 30 milyon çalmıştır?
Kimler devlet hazinesini kardeşlerine peşkeş çekmiştir? Memleketin madenlerini peşkeş çekmiştir? Anayasayı uygulamamıştır? Bunlar ortada iken, bilinirken bunlardan bahsedilmeyip, memleketin huzurunu bozduğumuz iddiaları değersiz ve mesnetsizdir. Bizim kişi güvenliğini, mülkiyet hakkını, egemenlik ilkelerini, milli bütünlüğü bozmak için harekete geçtiğimiz iddiaları vardır. Kişi güvenliğini ihlal edenler kimlerdir? Bunu evvela tespit etmemiz gerekir.
Sayfa 48 - Gönül Yayıncılık
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.