“Yirmi yaş dolaylarında öyle bir an vardır ki," dedi Bedap, "yaşamının geri kalan kısmı boyunca ya herkes gibi olmayı, ya da farklılıklarını erdeme dönüştürmeyi seçmen gerekir.”
Sahip olmanın suçundan ve ekonomik rekabetin yükünden arınmış bir çocuk, yapılması gerekeni yapma iradesi ve bunu yaparken coşku duyma yeteneğiyle büyüyecektir. Kalbi karartan, gereksiz çalışmadır. Emziren annenin, eğiticinin, başarılı avcının, iyi aşçının, becerikli ustanın, gereken işi yapan ve iyi yapan herkesin sevinci - bu kalıcı coşku belki de insan yakınlığının ve bir bütün olarak toplumsallığın en derin kaynağıdır.
Reklam
Ama bir yol özgürce seçilir ve yürekten izlenirse, her şey onu desteklermiş gibi görünebilir. Bu yüzden, ayrılığın olasılığı ve gerçekliği genellikle eşlerin bağlılığını güçlendirirdi. Sadakatsizliğe karşı ne yasal, ne de ahlaki kuralları olan bir toplumda, gerçek, kendiliğinden bir sadakati sağlamak, her an gerçekleşebilecek, yıllarca da sürebilecek gönüllü ayrılıklar boyunca bunu sürdürebilmek müthiş bir meydan okumaydı. Ama insan zaten meydan okunmaktan hoşlanır, zor durumlarda özgürlüğü arar.
Verilen bir söz, seçilen bir yöndü, kendi kendine seçenekleri kısıtlama anlamına geliyordu. Odo'nun gösterdiği gibi, eğer hiçbir yön seçilmezse, eğer insan hiçbir yere gitmezse, hiçbir değişme olmaz. İnsanın seçme ve değişme özgürlüğü kullanılmamış olur, tıpkı insan hapishanede, kendi yaptığı bir hapishanede, içinde hiçbir yolun diğerinden daha iyi olmadığı bir labirentteymiş gibi. Bu yüzden Odo söz vermeyi, yemin etmeyi, sadakat fikrini, özgürlüğün karmaşıklığı için temel olarak görmeye başlamıştı.
Bir Odocu, üretimde birlikte yapılan bir atılıma, bir baleye ya da bir temizlik işine giriştiği kolaylıkla tek eşliliğe girişebilirdi. Eşlik de herhangi bir federasyon gibi, gönüllüydü. Yürüdüğü sürece yürürdü, yürümezse ortadan kalkardı. Bir kurum değil, bir işlevdi. Kişisel vicdan dışında bir yaptırımı yoktu.
… bir ağaca taş atıyorsunuz, eğer Eşzamanlılık yanlısıysanız, taş çoktan ağaca çarpmıştır, eğer Ardışıklık yanlısıysanız, taş ağaca hiçbir zaman ulaşamaz. O zaman hangisini seçersiniz? Belki de düşünmeden taş atmayı yeğlersiniz, seçim olmaz. Ben işleri zorlaştırmayı yeğliyorum, o yüzden ikisini de seçiyorum.
Reklam
1,000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.