256 syf.
10/10 puan verdi
·
Read in 18 days
İçimizdeki Şeytan, Sebahattin Ali’nin okuduğum ikinci romanı oldu. Birincisi, malumunuz, sosyal medyada en çok karşımıza çıkan eseri: Kürk Mantolu Madonna. Sabahattin Ali’nin eserlerinin neden bu kadar popüler olduğunu İçimizdeki Şeytan’ı okuyunca anlamış oldum. Eserlerinde kesinlikle vasat bir Türk aşk dizisi/filmi tadı var. Onlardan farkı, hatta Sabahattin Ali’yi önemli bir yazar yapan farkı, aşkı işlerken hayata dair bir mesaj verebilmesidir. Bu mesaja, eserlerini her okuyan nail olabilirse ne mutlu… Diğer bir farkı ise karakterleri okuyucunun yaratabilmesidir. Ali’nin bu konudaki ustalığı, şahit olduğumuz basit oyunculuklara ve yönetmenlere muhtaç olmamamızı sağlıyor. Roman tek solukta okunabilecek cinsten bir eser. Vermek istediği mesajı eserin bütününe yaydığı için okuyucusunu yormaz. Yazar, her karakter üzerinden farklı bir boyutta mesaj vermeyi de ustalıkla başarır. Üzerinden yaklaşık bir asır geçmesine rağmen eserin tesiri, imkanları ve fırsatları artan ve bunu şuursuzca kullanan insanoğlu üzerinde daha çarpıcı bir şekilde hissediliyor. Aradığımızı bulduktan sonra ona sımsıkı sarılmamanın bedelinin onu kendi ellerinle teslim etmek anlamına geldiğini ya da bunun öncesinde insani bir gayemizin olmamasının içimizdeki şeytanı nasıl harekete geçirdiğini anlamak isteyen herkes bu kitabı mutlaka okumalıdır.
İçimizdeki Şeytan
İçimizdeki ŞeytanSabahattin Ali · Yapı Kredi Yayınları · 2019173.5k okunma
384 syf.
10/10 puan verdi
·
Read in 6 days
Bir sabah uyanıyorsunuz ve kadın olduğunuz için hesaplarınıza el konulduğunu, işten (çıkarılmamışsınız bile) salıverildiğinizi, kast sistemi gibi çeşitli gruplara bölündüğünüzü görüyorsunuz.. Tabiki yaratılan distopyanın (belki başkalarına göre ütopyadır kim bilir?) erkekleri sizi işe yararlığınıza göre ayırmayı unutmamışlar. Doğurgan mısınız?
Damızlık Kızın Öyküsü
Damızlık Kızın ÖyküsüMargaret Atwood · Doğan Kitap · 201911.2k okunma
Reklam
Hayatta yaşadığım hiçbir zorlukta yanımda olmayan, benim geçtiğim hiçbir yoldan geçmeyen, hiçbir zorluğu çekmeyen, beni anlamayan, tanımayan, sevmeyen hiçbir insanın fikrine öğüdüne muhtaç değilim. Kimse bana buzdolabı gibisin, insan sana bakınca hayattan soğuyor, negatif insan, asosyal, geri kafalı gibi cümleler kuramaz. İnsanların tercihlerine saygı duyduğumuz gibi insanlar da duymalı. Aitlik his etmediğimiz bir ortama katlanmak da bir tercihtir. İnsanları sevmiyorum, insan tanımak, kimsenin egosunu daha fazla tatmin etmek de istemiyorum. Kirpiğimden ayak tırnağıma kadar yorgunum. Oradan oraya sürüklenen sabit olmayan bu yıpratıcı gelecek kaygımın ezginliği ile yaşamak yeterince canımı yakıyor. Kendimi aşırı değersiz his etirildiğim ortamlar var. Kimseyi incitmezken insanlar bana sataşma hakkını nereden alıyor?
Zekâttan sonra, İslâmiyette para telâkkisi, cömertlik ahlâkı, bitiştiğinde aç ve muhtaç varken yemeğe oturmamak emri ve mütemadi yardım mükellefiyeti nazara alınacak olursa, (sosyal adalet) tekerlemecilerine verilecek cevap kendi kendine ortaya çıkar.
Sayfa 223Kitabı okudu
Deneyimler...
Sağ partiler, sorunların karşısında bocalayıp sokak zorbalarına yaslanmak zorunda kalınca, sol partiler “demokrasi cephesi” kurmayıp da ne yapacaklar? Birazcık dünya tarihi bilenler, kurtların yalnız kalmış kuzulardan çok hoşlandıklarını da bilirler. --------------------------------------------------------------- (Mümtaz Soysal, “Demokrasi Cephesi”, Milliyet, 3 Mayıs 1975)
Sayfa 239 - Alkım Yayınları
KİMİN NE SIKINTISI KİMİN NE DERDİ OLDUĞUNU UMURSAMIYORUZ ARTIK
WHATSAPP'TA CUMA MESAJLARI PAYLAŞINCA, SOSYAL MEDYADA TOPLUMSAL KONULARDA BİR İKİ ÖZLÜ SÖZ EDİNCE İŞİMİZ BİTTİ SANIYORUZ... BİR DE SON ZAMANLARDA ZENGİNLERİN BİNDİĞİ ARABALAR GİTTİĞİ LOKANTALAR VE AVMLERİN DOLULUK ORANINI GÖSTERİP MİLLETİN HEPSİNİN BÖYLE YAŞADIĞINI SANIP EKONOMİK MESELEYİ SİYASETE ÇEKİP SİYASET ŞOV YAPANLAR VAR... İNTİHAR EDEN ÜNİVERSİTE ÖĞRENCİSİ BİRİNDEN YARDIM İSTESEYDİ ÖNCE GİYİMİNE BAKILIRDI SONRA CEP TELEFONUNA VE SONRA ŞÖYLE DENİLİRDİ: HİÇ YARDIMA MUHTAÇ BİRİNE BENZEMİYOR... Her suç topluma sorulmuş bir sorudur. Hepimiz suçluyuz diye geçiştirilemez. Bir şehirde biri bir gece aç uyuduğunda o kişinin vebali tüm şehrin boynuna biner ve bu vebal bir şekilde ödenir...
Reklam
1,000 öğeden 271 ile 280 arasındakiler gösteriliyor.