Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

mundo

Oysa biz zamanın içinde hareket etmiyoruz, zaman bizim içimizde hareket ediyor.
Sayfa 107Kitabı okudu
Reklam
Bir zamanlar hepimiz göçebeydik, gözle görülmeyen ama bilenin bildiği izleri sürerek dağlar, çöller, denizler aştık. Ama bir yere yerleşip de ağaçlar gibi kök saldığımızdan bu yana, tohumlarımızı saçacak olan rüzgarı kullanamaz olduk ve yalnızca hastalık ile mutsuzluk bulduk.
Sayfa 53 - selKitabı okudu
"Bir misafirliğe gitsem Bana temiz bir yatak yapsalar Her şeyi, adımı bile unutup Uyusam..."
Sayfa 199 - MetisKitabı okudu

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Artık başka duyarlıkları anlamıyorsa, başka inceliklere kapalı kalıyorsa, kendi hakkı yenmiş duyarlığının hakkını sonuna dek savunma duygusundan kaynaklanıyordur bu. Bir onur direncinden. Bize, bizden başka sahip çıkacak kimse kalmadı. Bütün yaptığımız müsveddeleri yaşama çabasından başka bir şey değil. Yaşadığıyla da, yazdığıyla da müsveddelerin insanlarıyız hepimiz.
Sayfa 84 - MetisKitabı okudu
Hünkarın bedenini, herkesin bedenine çeviren şey, ölüm.
Reklam
Daha sonra doludizgin kırlara vurdu kendini. Ardında rüzgar, içinde keder, dilinde zincir bir zaman at koşturdu. Ölümle yarıştı. Bütün ovalar, bütün kırlar sonsuz bir boşluktaydı. Hiçbir at dolduramıyordu o boşluğu. Hiçbir menzil.
Aklî çatlaklarımızı hislerle sıvadığımızı biliyordum.
Sayfa 172Kitabı okudu
Anlamsız bir şey bu! Ne zaman! Ne zaman! Günün birinde! Yetmez mi işte! Başka günlerden farksız bir gün dilsiz oldu, günün birinde ben de kör oldum. Günün birinde sağır olacağız. Günün birinde doğduk, günün birinde öleceğiz. Aynı gün, aynı an, size yetmiyor mu bu kadarını bilmek? Bir ayağımız mezarda dünyaya getirirler bizi, güneş bir an parıldar, sonra yeniden gecedir.
Sayfa 117 - KabalcıKitabı okudu
Söze dönüşüyordu eller, güvenilmez oluyorlardı bu yüzden. Anlamları oluyordu; tabii hemen sonra da anlamsızlıkları.
güvercinler
Çatılarda güvercinler var! Bir memleketin çatılarında güvercinler varsa saklı, gizli bir şey kalmaz. Onlar görür, izler, birbirlerine şaşkın şaşkın bakar. Sonra anlatırlar. Önce fısıltıyla, ardından yüksek sesle. "İnsanlar insanlar...koşuyorlar, yürüyorlar. Evlerde sevişenler, dövüşenler. Sokakta vuruşanlar. Ekmeğimize tükürenler. Kediler aslan, köpekler melek, insanlar canavar hem de melek. İnsanlar çalışıyor, doyuyor, aç kalıyor."
Reklam
Şöyle bir kartal var havada: Erkek istemiyorum. Yumurta istemiyorum. Yuva yapmak istemiyorum. Tanrım, ne büyükmüş zulmün. Bunca yağmuru ve suyu tutup ateşi salıvermelerin. Av istemiyorum, ekmek istemiyorum. Verdiğin gözleri de geri al. Bu zincirler yüzünden kaçamıyorum, verdiğin kanatları da geri al!
Ben de ayyaş efendimin hizmetinde bir kul olarak çalışıp çocuklarıma ekmek, ona içki parası kazanmak için don dikerek "cihata hizmet etmeye" devam ettim.
Madem ki insan bir gecikmedir şu dünyada, kavuşmak fiilinin üstünde ancak ve ancak güzel atlar koşabilir.
...2 Ocak geldi. Batı dünyası burnunu sildi, iki aspirin aldı, putperest süsleri toplayıp tavan arasına kaldırdı, son masraflarını telafi edecek gelirler kazanmaya yöneldi.
Sayfa 316Kitabı okudu
Reklam özünde özlem uyandırıcı bir şeydir. Geçmişi geleceğe satmaktır görevi. Kendi söylediklerinin ölçüsünü kendisi tutturamaz.
Seks, kendi içinde ne iyi, ne kötüdür; ne eşsiz bir biçimde zevkli, ne de eşsiz bir biçimde tehlikelidir; ne tabiatı gereği baskılayıcı, ne de de özgürleştiricidir;seks ancak cinsel hayatlarımızı sürdürdüğümüz belirli toplumsal koşullara bağlı olarak bu hale gelir.
Reklam
Sapkınlık ancak ayı ölçüde inşa edilen normallik üzerinden anlam kazanan, toplumsal bir oluşumdur.
" Her evet içinde bir hayır vardır. Bir şeye karar vermek başka bir şeyden vazgeçmek demektir. Kararlar acı verir; çünkü olasılıkların sınırlılığını ifade ederler; ve bir insanın olasılıkları ne kadar sınırlıysa insan ölüme o kadar yaklaşır.
"Haritasız ve rehbersiz yolculuk yapan zenginler için her beklenmedik plan değişimi bir sevinç dalgası getirir. Bu sevinç parayla satın alınabilecek bir orospu olmadığı gibi, kur yaparak elde edilebilecek komşu kızına da benzemez."
"Her yer simsiyah. Limana giren teknede yalnızım. Diğer teknelerin ışıklarını görüyorum. Onlara ulaşamayacağımı ya da onlara katılamayacağımı biliyorum. Ama limanda inip kalkan o ışıkları görmek ne kadar rahatlatıcı."
Sayfa 160 - KabalcıKitabı okudu