Allah ŞAHADETLERİNİ kabul etsin.
MEKANLARI CENNET OLSUN
2015-2016-2017 YILI TEMMUZ AYINDAN
BERİ 1170 VATAN EVLADI ŞEHADETE ERDİ
1-ŞEHİT POLİS MEMURU BÜNYAMİN TORĞUT
2-ŞEHİT POLİS MEMURU OKAN ACAR
3-ŞEHİT POLİS MEMURU FEYYAZ YUMUŞAK
4-ŞEHİT UZMAN ONBAŞI MÜSELLİM ÜNAL
5-ŞEHİT ASTSUBAY MEHMET YALÇIN NANE
6-ŞEHİT POLİS MEMURU TANSU AYDIN
7-ŞEHİT ASTSUBAY İSMAİL YAVUZ
8-ŞEHİT UZMAN
"Ben ortaokuldayken, Türkçe hocamız
tahtaya konuşanların değil,
konuşmayanların ismini yazdırırdı.
Bir gün derste şöyle demişti:
Çocukları konuşturmazsan, konuştuğu için cezalandırırsan, gelecekte ya hiçbir olaya tepki vermeyen, cesaret edip konuşamayan ya da konuşamadığı ve kendisini ifade edemediği için her şeyi zorbalıkla halletmek isteyen bir toplum yaratırsın."
Münir Özkul
Sayfa 70Kitabı okudu
Dünyaya bakış açın değişecek. Ücretsiz tiyatro...
Tiyatro severler buraya..
Ama önce şunu anlamalıyız;
"Dünya zaman" nedir ve bunu nasıl fark edebiliriz?
Şimdi mesela buna şöyle bir örnek verelim; eski Yeşilçam Türk filmlerini birçoğunuz izlemişsinizdir.
Ben birkaç örnek vereyim siz bunu genelleştirebilirsiniz.
Örneğin Şener Şen Adile Naşit Münir Özkul'un oynadığı "Neşeli
Ya Sonrası ?
İsterdim ki ilişkimiz böyle usta-çırak ilişkisi gibi olsun. İsterdim ki sen Münir Özkul, ben de Halit Akçatepe olayım
Evlerimiz altlı üstlüydü Makbule teyzelerle. Hatırlıyorum, küçükken Ayşelere gittiğimde içime bir korku oturur, kasvetli bir his çökerdi. Evlerinde televizyon, radyo falan da yoktu. Çıt çıkmazdı, öyle boğucu bir sessizlik olurdu evin içinde. Hani filmlerde Adile Naşit'li Münir Özkul'lu mutlu aile sofraları vardır ya, kalabalık, şen, çok sesli, çok sohbetli... Onun tam tersi bir film olsa mesela, adını da Suskunlar Evi koysak filmin, işte o ev kesin Ayşelerin evi olurdu.
Sayfa 154Kitabı okudu
Hayat...
Ama insan belli bir yaşa gelip de bazı şeylerin, hayatın akışının aslında anlatıldığı gibi olmadığını fark ettiği zaman, ilk hayal kırıklığını orada yaşıyor. Ne dünyanın işleyişinin, ne insanlar arası ilişkilerin Adile Naşit – Münir Özkul filmlerindeki gibi olmadığını belli bir zaman sonra idrak edebiliyorsun.
Yalansız, her şeyin gerçek olduğu bir
dünyada yaşadığımı sanıyordum, ama uyanıp da bunun sadece
bir hayal olduğunu fark ettiğimde kalkıp elimi yüzümü yıkamak ve kendime gelmeye çalışmak yetmedi.
Sayfa 27 - Parana YayınlarıKitabı okudu
Yeni Nesil Çocuklar Çok Şanssız.
Dünyaya Gelmişler Neşet Ertaş Yok...
Barış Manço,Erkin Koray,Cem Karaca,
Zeki Müren Yok.
Kemal Sunal Yok...
Adile Naşit,Münir Özkul,Halit Akçatepe,
Zeki Alasya,Hulusi Kentmen,Cüneyt Arkın,
Tarık Akan Fatma Girik Yok...
Yine Biz Duyduk Gördük İzledik Onların Haberi Yok.
Ferhan Şensoy, öğrencisi Rasim Öztekin hakkında...
Rasim Öztekin ile başlayalım. Yıllarca tiyatro sahnesini paylaştınız. Hayatınızdaki yerini ve kaybıyla hissettiklerinizi anlatır mısınız?
Rasim, Nöbetçi Tiyatro'nun ilk öğrencilerindendir. 'Şahları da Vururlar oyunu ile kurulan Ortaoyuncular'dan hemen sonra amatör grubumuz Nöbetçi Tiyatro sınavla kuruldu. Rasim Öztekin hem çok yetenekli hem de disiplinli bir öğrenciydi. O sıralar Ortaoyuncular'da oynamıyordu. Her gece en önden bilet alır oyunu izlerdi, şarkıları bizimle söylerdi. Oyuna ezberdi Kısa süre sonra Ortaoyunculara katıldı, yıllarca oynadı Münir Özkul'un bana devrettiği kavuğu Rasim'e devrettim. Çok erken ayrıldı aramızdan Kolay kolay kabul edebileceğim bir kayıp değil bu Hälä inanamıyorum. Çok üzgünüm
Sezen Aksu - Ünzile
Bu şarkı küçücük bir kız çocuğunun bir beyaz gelinlik giydirilerek kadınlaştırılma sürecini anlatır. Kadınların herhangi bir konuda görüş belirtmesinin yasaklandığı, bir mal gibi alınıp satılabileceklerine inanıldığı ve tek görevlerinin çocuk doğurup ev işi yapmak sanıldığı coğrafyaların ürünüdür. Sadece erkekler konuşur bu coğrafyalarda, sadece erkeklerin istekleri yerine getirilir. Eş, baba, kardeş fark etmez. En küçüğünün bile koca koca kadınlardan çok daha fazla söz söyleme hakkı vardır. Nitekim Ünzile de tam olarak bu yok sayılan yaralı kadınlardan sadece bir tanesidir.
Şairane kişiliğine hayran kaldığımız yetenekli sanatçı Aysel Gürel’in Ünzile ile tanışma serüveni ise ilginç bir hikayeye dayanmaktadır… Bizzat Sezen Aksu’nun bir konserinde anlattığına göre; Aysel Gürel, 1962 yılında Münir Özkul ile bir Anadolu turnesine çıkar. Tüm köyleri kasabaları dolaşan ikili, Denizli yakınlarında bir köye geldiklerinde 11 yaşında bir kız çocuğu ve babası ile karşılaşırlar. “Sarı bir su damlası gibiydi.” sözleriyle bahseder bu kızdan Aysel Gürel. “Mısır gibi saçları vardı. Saz gibi duruyordu babasının yanında.” diye de ekler.
Sohbet ilerledikten sonra küçük kızın babası; “Bir hafta sonra evlendiriyoruz.” deyince şok olur Aysel Gürel. “Nasıl yani?” diye sorgular ama baba çok mutludur. Sevinçli bir şekilde “Evet evet evlendiriyoruz.” diye tekrarlar sözlerini. İşte birkaç koyun karşılığında daha 11’inde satılan bu talihsiz çocuğun adı Ünzile’dir. Vicdan ve merhamet sahibi olan her aklı başında insan gibi Aysel Gürel de çok içerler bu duruma ve ortaya o eşsiz şarkı çıkar.
Aşağıya, Münir Özkul ve edebi çevresi, yaşamı, oyunculuğu hakkında güzel bilgiler ve görseller içeren bir link bırakıyorum. Bu güzel bilgiseli akışının bozulacağını düşünerek parçalamaya kıyamadım. Ben, okurken haz duydum. Bir kez daha ustayı saygıyla anıyorum.
twitter.com/TekinDeniz_/sta...
Dediler ver aklını, al dünyayı; almadım. Dünya dertle doludur diye.
-Münir Özkul
"40 senemi vermişim çok sevdiğim bir işe. 40 sene oynamışım doyamamışım ve bu 40 sene bu millet beni geçindirmiş, bakmış bana. Demek ki sevilmişim, bu mutlulukların en büyüğü."
Münir Özkul
Bak evlat;
Dünyada sadece ve sadece şarkılar yalan söylemez.
-Münir özkul