İki seçenek arasında sıkışıp kalıyor insan; ya bağırıp haykırıp, üstüne deli gömleği giyerek sokaklara dalacaksın, o iki yüzlü büyük kalabalığa kendini göstereceksin ya da kenara çekilip sanılandan çok daha derin, neredeyse ölüme eş değer bir sessizlik içinde beklemeye koyulacaksın. Önünde akıp giden kişilere, olaylara, tuhaflıklara bakarak sabretmeyi öğreneceksin.