Kim ister ki öyküsü yeni baştan başlasın, yeni bir karmaşa ile? Af değil, son istenir rahmet değil, tümden esirgenme isteyenin istediği gibi.
Ağaç olsan, ağaçkakan deler, deler de her deliğe bir meşe palamudu sıkıştırır kış için. Ot olsan bel ki bir kayanın dibinde fışkırmış, mor çiçekli, gelir de bir çekirge faresi koparır toplar yığar kendi ağırlığının kırk katı kadarını topladığı erzak ambarına, fırlar yenisi için de. Olmaz demeyin gördüm bir belgeselde, dünya işte. Bir otu bile kendiliğinden kurumaya bırakmaz esfelin dibinde. Rahmet denilen, nimet denilen "Beni kim yiyecek" demenin tercümesi belki de.
Hayat iç içe, ama aslen kimse kimseye karışmaz ve kimse kimseden mesul değildir.
Kim az evvel bir kahkahadan içeri girdi, kim avurt arasına saklandı, iki kalın arasında gezen gölge kimdi, kimindi, o yutkunan neydi o yutulan bilinmez, nezaket bilmeye manidir, isteğe de, kaldır hafif kaşını bu olabilir ama indir hemen yeniden, kaşın yeri hayret değildir, ibret de, ufak bir "Değil mi?" ya da minicik bir şaşkınlıktır. Bu yüzden belki de sırf bu yüzden her şey bizden gizlidir. İnsan kendinden gizlidir, insan zaten kendinden 'giz'lidir.
Hayat değişir. Aşkı kaybederiz. Arkadaşlarımızı kaybederiz. Hiç kaybetmeyeceğimizi sandığımız parçalarımızı kaybederiz. Sonra, biz farkına bile varmadan bu parçalar geri gelir. Yeni bir aşk başlar. Daha iyi arkadaşlar ediniriz. Ve aynaya daha güçlü, daha bilge bir versiyonumuz bakar. Bir şeyler ne kadar kötüye giderse gitsin iyi günler de gelecektir. Güzel günler yaşayacağınızı ummak ve hayatta karşınıza çıkan gülümsemeleri, neşeleri kabul etmek hayatta ihtiyacınız olan şeydir." (Preetham Mohanty)