Henry Chinaski

Henry Chinaski
@muptelektuel
Tüm renkler birbirine karıştı
Bizler bu dünyada derimizi yüzden soygunculara kanmışız ve tanrıya itaat ettiğimizi sanırken aslında insanlara itaat ediyoruz, hem de bizi kaosa sürükleyen ve ölümden sakınmayan insanlara, cahil insanlara, güçsüz ama bize dayattıkları gelenekler adına ölüme zorlayan insanlara. Çünkü yetkililerimiz hiçbir şey bilmiyorlar, hiçbir şey yapamıyorlar, hiçbir değerleri yok, bizi hiçbir şeyden korumuyorlar, yalanlarla bizim beşiğimizi sallamak dışında hiçbir konuda hemfikir değiller, tek amaçları kazandıkları ayrıcalıkları korumak ve yerleşik düzenlerini sürdürmek.
Reklam
Şimdiden yaşayamayacak kadar kalabalığız; böcek gibi değil ama insan gibi yaşayamayacak kadar kalabalığız; toprağı tüketip çölleri büyütüyoruz, ırmaklarımız birer batak, okyanuslar can çekişiyor, ama iman, ahlak, düzen ve maddi çıkar bizi ilkel topluluklar halinde yaşamaya mahkum etmek için el birliği ediyorlar: Dinlere mümin gerek, uluslara savunacak insan, sanayicilere tüketici; bu demektir ki herkese çocuk gerek, yetişkin olunca ne olacaklarının bir önemi yok.
Duaların ve büyülerin vakti geçti; başımıza ne gelirse gelsin ibadet vakti geçti. Dinlerimiz artık hiç işe yaramıyor, müminlerin de varlık nedeni kalmadı, çünkü dinler bize gerçekliğimizi yitirtiyor, müminlerse dünyayı tekrar düşünmeyecekler: Oysa, içinde yaşadığımız dünyayı yeniden düşünmezsek burada üç kuşak daha varlığını sürdüremeyecek, üç kuşak daha gerekliğini yitirmemeli. Artık kendimizi yargılama imkanlarımız var, vahyedilmiş sistemlerimiz bunlara baskın çıkamaz, düşünce zamanı müjdeleniyor, meditasyon vakti başlıyor. Aslında, yitik kitleyi müminler oluşturuyor, müminler geleceğimiz ile kendimiz arasındaki fazlalıktır, bu yüzden ölüm onlara ödül olacak, bundan daha adili olamaz. Körlerin bizi yönetmesi, hem de kör diye onurlandırılmaları doğru değil: Devlet başkanlarının kendi batıl inançlarını bir unvan haline getirmeleri ve bir ibadetin törenlerini bundan böyle kendi varlıklarıyla onurlandırmaları meşru değildir. Yaşadığımız yüzyılda insan adına layık hiçbir şeye inanmaz ve bunu da övünç kaynağı yapar.

Reader Follow Recommendations

See All
Günün birinde kutupların suyunu içeceğiz, buzullar ihtiyaçlarımızı karşılayacak; günün birinde elimizi attığımız her şey leziz yemeklere dönüşecek; günün birinde atıklar, okyanusların dibindeki kırık çizgilerine yığıldıktan sonra toprağın derinliklerine gömülecekler; günün birinde yaşamak için çalışmak zorunda kalmayacağız ve vaktimizi eğlenerek geçireceğiz; günün birinde gezegenleri birbiri ardına kolonileştireceğiz. Ayakta uyutan bu masalları, insan türünün dörtte üçü köpeklerimizden ve kedilerimizden bile daha berbat koşullarda yaşarken yayımlıyorlar; hem de sınırsız bolluk vaat edilen en kötü durumdaki dörtte birlik nüfusun kendi aşağılık durumlarından çıkma umudu yokken ve bu mucizelerin geçerliliğinden kuşku duyacak gerekçesi varken yapıyorlar bunu. Çünkü, sonun, yerkürenin yüzeyine dalga dalga ve şimşek hızında yayılması için, mutlak dehşetten hayatta kalanların kadim yoksulluğun sultası altında acılar ve sıkıntılar çekerek sürünmesi için tek bir savaş yeterlidir.
“Hayatı tanımlamaya çalışmamak gerek. Pek çok insan, hayatını yaşamak varken,, kalkıp vakitlerini bunu yapmakla geçirirler…Bilmem anlatabiliyor muyum? Hayatı tanımlamak, onu sınırlamaktır, ondaki büyüğü, tüm sınırsız olasılıkları kaldırmaktır… GİZEM!”
Reklam
Reklam
92 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.