Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
“Bir zamanlar "Hedefimiz Akdeniz... Düşmanı harim-i ismetinde boğacağız... İleri" dedin, ve, ordularının başına geçerek, misli görülmemiş bir süratle, İzmir'e girdin. Hatırlıyor musun? Orada, esir Türk kızı, kara zincirlerle bağlanmış, ağlıyordu. Sen doğruca ona gittin. Onu istiklaline kavuşturduğun İzmir'in, "zafer kızı" yaptın.”
Sayfa 178 - latife hanım
Paşa "Haydi, bir şeyler okuyun" buyurdu. Cevdet Hoca, sazlara "Kürdilihicazkar yapalım" dedi, sazların peşrevden kısa bir bölüm çalmalarının ardından genç hanende o günlerin meşhur bir şarkısına başladı: "Karşıyaka'da İzmir'in gülü / Seyran ediyor elinde mülü"... Ama ikinci mısraı okuyamadı, tam "İzmir'in gülü" demişti ki, Mustafa Kemal elini şiddetle masaya vurdu; hanende ve saz heyeti sustular, salonu sessizlik bürüdü. O günlerin genç hafızı hadiseyi bana altmış küsur sene sonra anlatırken "Ne iş ettiğimi o anda fark ettim" diyecekti. Latife Ha­nım'ın İzmirli olduğunu ve Paşa'nın az bir zaman önce hanımını boşadığını hatırlamıştı! Ne yapması gerektiğinin endişesi içerisindeyken, Paşa "Çocuk, sen hiç İzmir'in gülünü kokladın mı" diye sordu. Cevdet Hoca korka korka "Hayır Paşam" cevabını verdi. Mustafa Kemal Paşa sustu, gözleri birkaç saniyeliğine uzaklara daldı, sonra "Bu şarkıyı okuma!" dedi
Sayfa 36
Reklam
Afganistan'dan gelen gazetelerden Anadolu'da hala muharebe olduğunu, Yunanlılar'ın İzmir ve Bursa'yı tutmakta bulunduklarını anladım. Sonra Fransa, İtalya ayrı sulh yapmış. Diğer taraftan Hindistan'da ufak tefek hareketler oluyor. Allah her tarafa yardım etsin ruhum.
4 Mart ( 1922) PazarKitabı okudu
ittihatçıların sivil kanadının barış girişimleri ile ilgili olarak son senelerdeki yayınlarının başında bu konudaki ilk girişimi Sadrazam Talat Paşa'nın yaptığı iddia edilir. Bu iddiaya göre İzmir Valisi Rahmi Bey, Fransiz vatandaşı olan ve İzmir'in önde gelen işadami ailelerinden birinin mensubu bulunan Charlton James Giraud (1869-1955) Talat Paşa'nın teşviki ile 1917'nin sonlarına doğru Atina'daki İngiliz temsilciliğine göndererek barış görüşmelerinin başlamasını sağlamaya çalışmış, hatta İngiltere'nin desteği ile Ege vilayetlerinin İstanbul ile bağlantısını keserek İzmir'de hükümran olmayi bile düşünmüş, Enver Paşa da kendisine bağlı olanları kullanarak ayrı dönemde benzer temaslarda bulunmuş ama İngiliz tarafı bu teklifleri reddetmiştir.
Sayfa 382Kitabı okudu
Ermenilerin en temel iddiaları, 1914'te Osmanlı Devleti sınırları içinde 2.5 milyon Ermeni'nin yaşadığı ve bunların 1.5 milyonunun zorunlu göç sırasında hayatını kaybettiğidir. Oysa, 1914'de Osmanlı Devleti sınırları içinde yaşayan Ermenilerin sayısı 1.3 milyondur. Bunların İstanbul, Edirne, İzmir, Aydın ve Kütahya'da oturan 200 bini tehcire tabi tutulmamıştır. Ayrıca asker, memur, sakat, usta Ermeniler tehcire tabi tutulmamıştır. Tehcir edilen Ermenilerin sayısı konusunda değişik rakamlar vardır. Gazeteci Murat Bardakçı tarafından açıklanan Talat Paşa'nın Not Defteri adlı belgede göç ettirilen Ermenilerin sayısı, 925.000 olarak verilmektedir. A. Toynbee, 500.000 Ermeni'nin salimen göç hedeflerine ulaştığını söylemektedir. 400-440 bin Ermeni ise Rus Ordusu ile Kafkasya'ya çekilmiştir. Ayrıca, Fransa, Lübnan ve ABD'ye de binlerce Ermeni göç etmiştir. Tehcire tabi tutulan Ermenilerin sayısı konusunda ciddi ihtilaflar vardır.
ihanet bir kolunu cephede bırakmış bir savaş sakatı kılığına girmişse bunun bir tek anlamı olur , insanlığımıza vurulan bu canlı hakareti temizlemek için kadın erkek çocuk biz yılmayanlar daha çok daha şiddetli daha geberesiye çalişacağız ;bir uçrurumdan gözü kapalı atlar gibi ...ötekileride hatırla bakalım onlar o kadar kahramanken senin oturup ağlamanda insanlığımıza yakışmaz , 66 oynar gibi gülerek ölüme giden laz takacıları ,mavnaya cephane yüklerken ne var diye tekneye çıkmak isteyen gümrük muhafaza memuruna sarılıp beraber denize atlayarak beraber boğulan hamal kürt musa'yu, tevkif edilecek arkadaşlarına kaçma fırsatı vermek için elini mahsustan dişliye kaptıran tesfiyeci Ahmet ustayı , doğma büyüme istanbullu olduğu ömründe bir kere bile Heybeli'ye geçmediği halde sınıftaki kürsüsünün altında kendini şeytan adasına götürecek kadar tehlikeli belgeler saklayan genç öğretmenleri,, tavuk kesemiyecek derecede yufka yürekliyken işgal kuvvetleri zabitlerini karanlıkta bıçaklamaktan çekinmeyen esnafları , ameleleri,burada kalmak emrini alınca gidip dövüşemiyeceklerine ağlayan Trablusgarp'ta Balkanlarda durup dinlenmeden dövüşmüş subayları , gizli teşkilata çalışan 10-12 yaşındaki çocuk Murat'ları, polis müdiriyeti zindanlarında Kuvai Milliyecilere işkence ederken ilk fırsatta kulaklarına eğilip biraz daha dişini sık kardeşim dövmekten şimdi vazgeçeceğiz aman söyleme diye fısıldayan polis neferlerini , hele hepsinin üstünde bizim izmir'li Niyazi'yi düşün ... Esir Şehrin İnsanları _Kemal Tahir
Reklam
İzmir, Konya yahut Diyarbakır şimdi bizler için ne ifade ediyorsa Mekke, Selanik, Trablus ve daha birçok uzak diyar, o zamanın insanının gözünde öyle, yani memleketin şehirlerinden biri idi.
Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları
Lisede o fene, ben edebiyata ayrılmıştık. Teneffüslerde ve böyle arada okula gelirken görüşüyorduk. Gülsüm'ü gördükçe büyüdüğümüzü, daha hızlı kirlendiğimizi kavrıyordum, ortaokulda, aynı sınıftayken, eline omuzuna dokunduğum, itiştiğimiz, arada saçını bile çektiğim delişmen kızdı. Durmadan, durmadan konuşurduk, iddialaşırdık. Şimdiki gibi
Sayfa 102 - DağKitabı okudu
178 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.