“... tarih ve kader, yalnız milletlere karakter vermekle kalmaz; millî dillere de karakter verir. Her milletin tarihte ve coğrafyada görülen ‘millî tekevvün’ü yanında, o milletin konuştuğu dilin de tarih içinde kazanılmış bir şahsiyeti, bir ‘dil mimarisi’ ve tamamıyla millî bir ‘tekevvün’ü vardır.”