-Şimdi bu Bektaş Sultan dediğiniz bir Tanrı dostu mu? Kim biliyor bunu? Elinde mevladan beratı mı var?
-Allah dostu elbet... Allah dostlarının ellerinde yazılı beratları yoktur, ama yüzlerinde öyle bir nur, huzurlarında öyle şavk vardır ki bu berattan daha da değerlidir. Öyle olmasa, mağripten, maşrıktan cümle alem koşa koşa ona gelir mi?
-Gelir ya... Sultan diyorsunuz, elbette her gelenin bir isteği vardır...
Merdan Koca güldü, yolun ağzında durdu, bir elini Yunus'un omzuna koydu:
-Oğlum, Yunus'um, dedi, sultansa, sancaklı, kaftanlı bir dünya sultanı değil, bir mana sultanı... Bir aba, bir kırba, o kadar... Hükmünü fermanla değil, dermanla yürüten, gönüllere hükmeden bir er...
-Sen onu görmedin, değil mi, hocam?
-Kalpten kalbe yol vardır... Uzaktan da olsa selamını, kokusunu aldım. Dizlerimde derman olsa giderdim de. Ama kocadım, çok kocadım... Artık gönül seferiyle yetinmeye mecburum.