z

z
@murteciyim
bülbülüz, coşkunun dalında şakırız
«Ben “Muhyî”yim, benim ne bir künyem ne de bir yere atfen nisbem var. Ben el-Arabî, el-Hâtimî, Muhammed’im.»
Sayfa 23 - ibnü'l-arabî, dîvân,
Reklam
إن الانسان لا يستطيع أن يعيش كإنسان إلا بشريعة إلٰهية وإلا بنور من ربه. العالم کله ظلام، إلا من أشرق نور من ربه. وذٰلك النور هو نور الانبياء الذي يهتدي به الناس. ومن لم يهتد بهٰاذا النور كان في ضلال يخبط خبط عشواء.
وَإِيَّاىَ أَتُهْلِكُنَا بِمَا فَعَلَ السُّفَهَاءُ مِنَّا
سورة لاعراف :١٥٥

Reader Follow Recommendations

See All
Bizim varlığımızda, her lahza, Tanrı’nın içimize bir cevher olarak koyduğu aşk ile süslenir.
tüm dikkatim yahut entelektüel çabam, adeta ertesi gün idam edilecek birinin umutsuzluğuyla yoğruluyor.
Sayfa 26
Reklam
Allah, maddeden ayrı telakki edilemez ve O başka hiçbir maddede mükemmel olmadığı kadar beşerî maddede ve erkekte mükemmel olmadığı kadar kadında kamilen tecellî etmektedir. Çünkü O, yani Allah, ya fail zaviyesinden veya münfail zaviyesinden veya her iki zaviyeden müşahade edilmektedir. Bu sebeble, bir erkek, Allah’ı kendi şahsında, kadının erkekten vücûd bulduğu hakikati zaviyesinden bakmak üzere temaşa ederse, o zaman o Allah’ı, fail olduğu bir zaviyeden murakabe eder; ve kadının erkekten vücüd bulduğunu ihmal ederse, o zaman Allah’ı, münfail olduğu bir zaviyeden temaşa eder, çünkü o Allah’ın mahluku sıfatı ile, Allah’a münasebetinde mutlak münfaildir. Ancak o Allah’ı kadında temaşa ederse, bu takdirde o, Allah’ı hem fail hem de münfail zaviyesinden temaşa etmiş olur. Kadının suretinde tecellî eden Allah, erkeğin rûhu üzerinde tam hakimiyete sahip olduğu hakikatinden hareketle ve erkeği kendisine hepten ve külliyen teslim olması ve kendi tahakkümü altına alması için sevk ettiğinden, faildir; ve Allah münfaildir de, zira, Allah kadında tecellî ettiğinde, erkeğin iradesi altında olduğundan, onun emirlerine tabidir. Bu sebeple Allah’ı kadında görmek demek, Onu bu zaviyelerin her ikisinde görmek demektir; bu tarz bir temaşa ise, Onu tecellî ettiği, diğer bütün farklı suretlerde temaşa etmekten daha mükemmeldir.
Sayfa 104 - ibn-i arabî
Sadece cüz Küll’ü aramıyor, Küll de kendisinden ayrılmış cüz’ü arıyor.
Sayfa 179
“Enel-Hak” demeyi herkes büyük davadır zanneder. “Enel-abd” davası büyüktür. “Enel-Hak” davası azim tevazudur. Zirâ “Ben abd-i Hudayım” diyen kimse, iki mevcud isbat eder. Birisi kendisi için ve diğeri de Hüda içindir. Fakat “Enel-Hak” diyen kimse, kendisini yok edip ve ber-hevâ eyleyip “Enel-Hak” der; yani “Ben yokum, hep O’dur; Huda’dan başka mevcut yoktur; ben külliyen adem-i mahz ve hiçim” der. Bu makamda tevazu ziyâdedir...
Sayfa 164 - rumî
Çiğ kişiyi, “hicran” ateşi pişirir budur onu kurtaran riyadan...
Sayfa 152 - rumî
Hakiki reculiyyet, yani “erlik”, “insanın, hulkiyeti ve hevalarının karanlığından kurtulup, aklın ve manevi irşadın ziyası ile tezkiyesine müteakip” tekmil edilmektedir, diyor İbn Arabi. Ancak, Tarik-i Rabb’in külfetine icap edemiyen erkekler ise, “karılardan” beter ve zelil telakki edilmektedir.
Sayfa 79
Reklam
Cehenneme su dökmek ve Cenneti de ateşe vermek istiyorum, ta ki bu iki perde berhava olsun ve insanlar Allah’a cehennem korkusu veya cennet umudu ile değil, ama O’na yalnız O’nun ezeli Cemali uğruna ibadet etsinler.
Sayfa 38 - râ’bi’atü’l-adeviyye
إنّ الله لم يزل يمتحن عباده، ثم يسرّهم وينعم عليهم
كان بشراً في صدره قلب بشرٍ لا قطعة حجرٍ
sığmış kalbine cihan ben nereye gideyim melekler gül serpiyor evime kucağımda bir aslan yatarken mi öleyim/
Sayfa 88 - kaç bin çiçek göğsünde
712 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.