"Ben Hacer'e kucak açan çöl,ben derdine derman zemzemim. Ne olur daha düşmemişken biri kuru toprağa, hâlâ bir Havva kadar tazeyken ümitlerim, gel gir gönlüme. Ey yar!..."
Kış, söylendiğinde dahi insanın içini üşüten kelime...Adım adım, sokak sokak, mahalle mahalle büyüyen bir titreyiş...Keyif ehli için kaçamak bir eğlence, sahte bir gülücük...Ekmeğin hesabını yapıp ekmeğini taştan çıkaranlarınsa uykularını kaçıran bir kâbus...
Mehmet Akif Ersoy gibi önemli ve değerli bir kişilik hakkında yazılan tüm eserlere ön yargılı biriyim. Çünkü hiçbir eserin onu hakkıyla anlayamayacağını düşünüyorum. Fakat bu kitap özellikle Mısır yıllarını çok güzel anlatmış. Mehmet Akif'i seven ve onun hakkında bilgi sahibi olmak isteyen herkesin okumasını tavsiye ediyorum
Hayat da böyle değil miydi zaten? Yere, zamana ya da insanlara göre yeni yeni kimliklere bürünmenin, kâh ağlamanın, kâh gülmenin karşılığı değil miydi?
Babamın düşünceli çehresindeki o masum samimiyet yüreğime dokunuyor. Binlerce insanı tek bir sözüyle galeyana getirebilen koca hâtibin, şimdi bir çocuk misali paltosunun içine büzülmesine şaşırıyorum.
Hayatın bu denli tezatlarla dolu oluşunu yeni yeni idrak ettiğimin farkına o an varıyorum. (Emin Akif Ersoy)