Ey insan! Ölümden korkma. Olması gereken, günü gelince elbette olur. Musibetler karşısında telaşa kapılma. Allah tarafından vazifelendirildiği için gelir, görevi bittiği saniyede yok olup gitmek zorunda kalır. Rızkın için telaşlanma; zira seni yaratan onu senin için önceden belirlemiştir. Gelecek kaygısı taşıma. Seni gelecekte yaşatmaya kim karar vermişse, gerekli ihtiyaçlarını gidermek de O'nur sorumluluğundadır. Hayal ve hedeflerin için fanilerin peşinden beyhude koşma. Bütün kâinatı idare eden Tek'tir. Bütün sorunların çözümü O'ndadır. Seni korkutan her şeyin dizgini O'nun elindedir.
Sayfa 120 - 2. BaskıKitabı okuyor
Kalp grafiğindeki iniş ve çıkışların çokluğu kişinin hayatta olduğunu gösterdiği gibi musibetler nimetleri, sevinçler hüzünleri takip ediyorsa, bu, canlılık alâmetidir. Aksi halde insan manevi bir felç geçiriyordur
Sayfa 69
Reklam
Bu rivayetten anlaşılıyor ki, musibetler karşısında rıza ve tevekkül, iman sahibi olmanın alâmetidir. Tevekkül makamını elde etmiş ve rıza duygusunu kazanmış insanlar, başla- rından geçen hadiselere iman penceresinden bakabildikleri için, Rabb'imizin her olaydaki rahmetini, yaşanan her hadisede tecelli eden hikmetini fark edebilir ve gönül huzuru içinde en büyük belaların ortasından geçip gidebilirler
Belli bir vakit sonra, hangi hadiselerin sana neleri kazandırdığını ve senden neleri götürdüğünü hakperest bir şekilde değerlendirdiğin bir zamanda, "Hep acılardan kazandım, meğer mutluluklardan pek kazanamadım" demek durumunda kalabilirsin. Ve bu, az bir ihtimal de değildir. Geriye dönüp hayata gerçekçi tarafından bakarsan yaşadığın kederlerin birer nimet olduğunu görebilirsin. Geçip giden musibetler birer nimetti. Hastalıklar da birer nimetti. Gel gör ki geçip giden nimet ve mutluluklar için aynı şey söylenemeyebilir. Dünyada nimet görünümlü ne çok dert vesilesi, mutluluk ambalajlı ne acı tuzaklar vardır, kim bilir? İnsanı gafletten uyandıran da çoğu zaman acılar olmuştur.
Hızır (as) gemiyi delmiş, bir çocuğu öldürmüş ve yıkılmak üzere olan bir duvarı düzeltmiştir. Hz. Musa ise tabii olarak bu hamleler karşısında itirazlarda bulunmuştur. Birisi Bâtın âleminin, diğeri Zahir âleminin temsilcileri durumundaki bu iki zatın hükümleri birbirini tutmamıştır. Hükümler birbirine zıt olmasına rağmen, Hz. Hızır yaptıklarında, Hz. Musa ise itirazlarında haklıdır. Hz. Hızır, Hz. Musa'ya, "Arka planını (bâtınını) bilmediğin bir şeye elbette sabredemezsin" diyerek onun da itirazlarına hak vermiştir. (Kehf, 68) Evet, başa gelen musibetler isabetsiz değildir, sebepsiz hiç değildir. Bu isabetin hakiki sebepleri idrak edildiğinde, yaşanan zorluklara kolaylıkla katlanılabilir.
Doğduğu günlerde nehre bırakılmakla musibetler dünyasına merhaba diyen Musa Peygamber için yüzyıllar sonra Rabb'imiz Kur'ân'da şöyle buyuracaktır: "Seni, ey Musa, türlū türlü imtihanlarla sınayıp yetiştirdik" (Tâhâ, 40). Neden başıma bu musibetler geliyor diyen birine verilecek cevap şudur; çünkü Allah senin daha kuvvetli olmanı murat ediyor. Musibet ve hastalıklar, insanın dünyadaki manevi terakkisine ve âhirette daha yüksek makamlara ulaşmasına sebebiyet verecektir. Musibetler insanın amel defterine de kazanılmış sevaplar ve affedilmiş günahlar olarak kaydedilecektir.
Reklam
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.