Müslümanın Milliyeti Akidesidir 5.Kısım
Allah Teâlâ'nın seçmiş olduğu gerçek millet ise ırk, kavim, milliyet, renk ve toprak ayrılıklarına rağmen kardeş olarak onun sancağı altında toplanan İslâm ümmetidir.
"Siz, insanların iyiliği için ortaya çıkarılmış en hayırlı ümmetsiniz; iyiliği emreder, kötülükten men eder ve Allah'a inanırsınız..." (Al-i İmran110)
Bu, her safının başında Arap asıllı Ebu Bekir (radiyallahu anh), Habeş asıllı Bilal (radiyallahu anh), Rum asıllı Süheyb (radiyallahu anh), İran asıllı Selman (radiyallahu anh) ve diğer değerli kardeşlerinin bulunduğu ve bu muhteşem uygulamanın kuşaklar boyu değişmeksizin sürdüğü bir ümmettir. Bu ümmete göre milliyet akîdedir, vatan Dâru'l-İslâm'dır. Hâkimiyet yalnız Allah'ındır, anayasa ise Kur'ân-ı Kerîm'dir.
Evet, İslâm yalnızca budur; İslâm yurdu da bu vasıfları aşıyan yerdir. Yoksa o, ne toprak ve milliyetçilik asabiyetidir ne de soy ve hısımlık yahut kabile ve kavmiyet asabiyetidir
İslâm, insanları göğe uzansınlar diye toprak bağlarından; yüceler yücesine yükselsinler diye de kan prangalarından kurtarmıştır
Müslümanın hedeflediği ve düşmanlarına karşı müdafaasını üstlendiği vatan, rastgele bir toprak parçası değildir. Müslüman milliyeti, herhangi bir hükümranlık milliyeti değildir. Müslümanın içerisinde barındığı ve yabancılara karşı müdafaa ile mükellef olduğu kabilesi kan ve soy bağının bir araya getirdiği kabile değildir. Müslümanın, altında yaşamaya razı olduğu ve uğrunda şehid olduğu bayrak, bir ulusun bayrağı değildir.
Yoldaki İşaretler