Siz hiç kalabalığın ortasında yanlızlık duygusu yaşadınız mı?
Tanrım ne de rahat oluyordu bu sonradan görmeler!.. aptallığa mı vuruyorlardı, yoksa gerçekten mi öyleydi... pat diye sayıp döküyorlardı her şeyi... içlerinde hiçbir şey kalmıyordu...onun için de böyle turp gibiydiler. Ne hastalık ne birşey. Yan yan et bağlıyorlardı.
Reklam
...sorumsuz bir baba değildi sadece!!
Dokuz on yaşlarında bir kızken, birtakım seslerle uyandığında, pijamasının altını çekerek nefes nefese kardeşinin yatağından süzülen o karaltı... dudaklarının arasındaki sigarayı yakmak için peş peşe çaktığı kibritlerin aydınlattığı o yüz... buydu işte! Söylediğinde annesinin "sus bakayım, uydurkçu seni! Ağzına biber sürerim!" diye geçiştirdiği için defalarca tanığı olduğu bir olayın kahramanının uğursuz yüzü...
İnsanın bir bakışta yüzünün süzüldüğünü, bir şeye canının sıkıldığını anlayan bir yakınının olması fena mı?
Ne kolay suçlayıveririz değil mi bir başkasını? En küçük bir fırsat geçmeyiversin elimize, acımasız birer yargıç kesiliriz hemen!
...kavgaların da bir tür iletişim olduğunu görüyordum. Sonu barışmalarla bitiyor ve şakalı şamatalı günler belli bir süreliğine de olsa yeniden yaşanıyordu. Dolayısıyla bir bakıma aile ilişkisinin sürekliliğini sağlayan bir öğe oluyordu bunlar.
Reklam
62 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.