Dünyanın dört bir yanındaki esirler gibi, Eşref de Malta’daki
esaret günlerinde bir hayli kalem oynatmıştı. O dönemden
geriye kalan hatıralarının birçok kısmı oldukça uzun, detaylı
ve zaman zaman neredeyse konudan konuya atlanan hikâyeler
barındırıyordu. Bunlarda belirtilen faaliyetler ve yazıldıkları
biçim, zamanının bol olduğunu
Büyük Doğu'nun yirmidokuzuncu sayısında; "Lozan'ın İçyüzü" diye yazılan makaleden:
İngiliz murahhas heyeti reisi Lord Gürzon, nihayet en manidar sözünü söyledi. Dedi ki:
"Türkiye İslâmî alâkasını ve İslâmı temsil rolünü kendi eliyle çözer ve atarsa, bizimle hulus birliği etmiş olur ve Hristiyan dünyasının hürmet ve
Sonuç olarak, cahiliye devrinde mevcut olan küçük yaştaki kızlarla evlenme geleneği İslam'dan sonra da varlığını sürdürmüş, İslam hukukçularının kahir ekseriyeti de bunu meşru kabul etmiştir.
● Yazının devamını, edebiyat tarihçisi A.Kabaklı'dan dinleyelim. Kabaklı, şöyle diyor: "Büyük Doğu, aynı sayısında şunları da eklemektedir: İngiliz Murahhas He-yeti Reisi (delegeler kurulu başkanı) Lord Curzon, nihayet en manidar (anlamlı) sözünü söyledi. Dedi ki: Türkiye, İslami alakasını ve İslamı temsil rolünü kendi eliyle çözer ve atarsa, bizimle hulûs (iyi niyet) birliği etmiş olur. Hıristiyan dünyasının hürmet ve min-netini de kazanmış olur. Biz de kendisine dilediğini veririz.' Büyük Doğu, Nihai Vesika (son belge) başlığı ile sözü, şu sonuca bağlamak-tadır: Lozan Muahedesinden sonra, İngiltere Avam Kamarası'nda, Türklerin istikla-lini niçin tanıdınız?' diye yükselen itirazlara, Lord Curzon'un verdiği cevap: 'İşte asıl bundan sonradır ki Türkler, bir daha eski savlet ve şevketlerine kavu-şamayacaklardır. Zira biz onları, maneviyat ve ruh cephelerinden öldürmüş bulu-nuyoruz.' " Kabaklı aktarmayı şöyle bitiriyor: "Büyük Doğu'nun ve bazı başka kitapların bu bakışları için açık belge ve kaynaklar verilmemiştir. Ancak 'tahminler' söz konusudur" (Temellerin Duruşması, s.155-156)