Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
BÜTÜN YOLLAR BİR YERDE KESİŞTİ Sarı saçlı mavi gözlü bir dağa gel diye Atatürk'ü istemiyor muydunuz? O bir sırla geldi Gitmemişti aslında siz onu görmediniz, sahip çıkmadınız Heykelleri ve resimleri ile sizi aldatanlara uyup onlara aldandınız Fikirlerinden, eserlerinden ve ilminden bihaber onun düşmanlarının tuzaklarına düşerek
İSTANBUL İLE NEDEN EVLENDİM? 29 Mayıs 1999 tarihinde İstanbul'da toyum oldu. Nikahım eşimle kıyıldı toyum İstanbul ile oldu. Bu sırda ibretin bir parçası böyle oldu. O toy neyin toyu idi? 29 Mayıs 1453 tarihinde Türk'ü yeniden kim doğurdu? İstanbul O İstanbul doğudan zulmü bitirmek için sefere çıkan bir yaralı bir çocuğu yine
Reklam
Aralık ayında, başıbozuk kuvvetlerin durumu daha da karıştı. Birçokları yeni orduya geçti; fakat Ethem’in etrafında hâlâ kuvvetli bir kısım bulunuyordu. Miralay Arif, Anadolu İhtilâli hakkındaki hatıralarında bundan epeyce bahseder. Yazdığına göre, Ethem’in üç bin kişilik kuvveti, ayrıca yüz makineli tüfeği ve dört topu varmış. Onların fikir
Mustafa Kemal Sahnede
Bir tarihi şahsiyetin belirişi, onun kendi vasıfları ve müdahaleleri ile , milletine , kavmine veya çağına şekil veren, yön tayin eden bir şahsiyetin, karar ve hareket sahasına çıkışıdır...
272 syf.
·
Puan vermedi
 DAĞA ÇIKAN KURT     Dağa Çıkan Kurt öyküsü, Milli Mücadele yıllarının panoramasını gözler önüne sermektedir. Hikâyenin başlangıcında yazar, Fransız bir sanatçının şiirinin çıkmasını beklemektedir. Bunun etkisinde kalarak rüyaya dalmaktadır. Rüyasında, işlerin sarpa sardığı bir orman görür. Ormandaki hayvanlar arasında mücadeleler yaşandığını
Dağa Çıkan Kurt
Dağa Çıkan KurtHalide Edib Adıvar · Can Yayınları · 2021419 okunma
Şimdi bu kavga etmekte olan Müdafaa-Hukukçular ve Kanun-i Esasi'ciler var ya hani, bunların hepsi, aynı tezgâhın ürünü. Dün İstanbul'da mesken tutan, bugün Ankara'da toplanmış bütün bu kadro, Osmanlı'nın rahleyi tedrisinden geçti. Sivil olsun asker olsun hepsi, onun bürokrat kadroları. Demek istediğim, sadece bir ip var yeniden sahnede ve yine, iki cambaz aynı ipte oynuyor. İlk raundu Mustafa Kemal Paşa ve arkadaşları kazandı ama emin ol ötekiler de kolay pes etmez. Benim bildiğim kadar Paşa da bilir bunu ve önlemlerini ona göre almaya başladı işte.."
Sayfa 96 - Destek YayınlarıKitabı okudu
Reklam
"Tanzimat ve diğer reformist hareketlerle beraber, kadın birdenbire belli haklara kavuşmuş, eğitim imkanlarından yararlanma şansına erişmiştir.Bu dönem mücadelemizin başlangıcıdır. Cumhuriyetin ilanı ile beraber kadının adı konmuştur. Kadın yüzyıllar boyunca görünmez bir varlıkken perdenin arkasından çıkmış; Meclis'te, üniversitede, şantiyede, sahnede, uçakta, ameliyatta yerini almış meydanları doldurmuştur. Mustafa Kemal'in ifade ettiği gibi "Cumhuriyetin temeli kültür iken, bu temeli sağlayacak olan kadın ve erkek eşit değilse bu medeniyetin ilerlemesi mümkün değildir." Bugün biz ülkemizde oy alıp verebiliyorsak,kanun nezdinde eşit, tek ve hür yaşayabiliyorsak cumhuriyetimizin ilk yıllarından itibaren verilen amansız mücadelenin sayesindedir. Hiçbir hak gümüş tepsi üzerinde, kolay bir şekilde kazanılmamıştır."
3 Mart 1925'te TBMM'de kabul edilen Takrir-i Sükûn kanunu üzerine
Şimdi bu kavga etmekte olan Müdafaa-i Hukukçu'lar ve Kanun-i Esasi'ciler var ya hani, onların hepsi aynı tezgahın ürünü. Dün İstanbul'da mesken tutan, bugün Ankara'da toplanmış bütün bu kadro Osmanlı'nın rahleyi tedrisinden geçti. Sivil olsun asker olsun hepsi, onun bürokrat kadroları. Demek istediğim, sadece bir ip var yeniden sahnede ve yine iki cambaz aynı ipte oynuyor. İlk raundu Mustafa Kemal Paşa ve arkadaşları kazandı ama emin ol ötekiler de kolay pes etmez. Benim bildiğim kadar Paşa da bilir bunu ve önlemlerini ona göre almaya başladı işte.
Sayfa 96
Mustafa Kemal Sahnede
Büyük meseleler ve büyük felaketler karşısında gösterdiği reaksiyonlar, insanoğlunun hamurunun özel bir vasfıdır. Bu vasıf daha çok belli yaradılıştan gelir. Ama serüvenler, tecrübeler, ihtiraslar ve irade terbiyesi ile onu durmadan mayalayan gene insanın kendisidir.
Sayfa 308Kitabı okudu
Atatürk, 1920 tarihindeki konuşmasında şöyle diyordu: "Dünyada her şey için maddiyat ve maneviyat için ve muvaffakiyet için en hakiki mürşit bilimdir; fendir. Bilim ve fenden başka kılavuz aramak gaflettir; bilgisizliktir; doğru yoldan sapmadır." Atatürk bu sözleriyle başarıya giden tek yolun bilim ve teknikte belli aşamalar kaydetmek suretiyle gerçekleşebileceğine işaret etmektedir. dan mahrum edilmiş, metalaştırılmıştır. Bu "kaybediş" hikâyesi 19. yüzyıla kadar böyle devam etmiş, kadınların büyük bir çoğunluğu eğitimsiz, yasal olarak her daim erkeğin boyunduruğu altında bırakılmıştır. Artık kaçınılmaz olan Tanzimat ve diğer reformist hareketlerle beraber, kadın birdenbire belli haklara kavuşmuş, eğitim imkânlarından yararlanma şansına erişmiştir. Bu dönem mücadelemizin başlangıcıdır. Cumhuriyetin ilanıyla beraber kadının adı konmuştur. Kadın, yüzyıllar boyunca görünmez bir varlıkken perdenin arkasından çıkmış, Meclis'te, üniversitede, şantiyede, sahnede, uçakta, ameliyatta yerini almış, meydanları doldurmuştur. Mustafa Kemal'in ifade ettiği gibi, cumhuriyetin temeli kültür iken, bu temeli sağlayacak olan kadın ve erkek eşit değilse, bu medeniyetin ilerlemesi mümkün değildir. Bugün biz, ülkemizde oy alıp verebiliyorsak, kanun nezdinde eşit, tek ve hür yaşayabiliyorsak cumhuriyetimizin ilk yıllarından itibaren verilen amansız mücadelenin sayesindedir.
Sayfa 92 - Atlas Tarih DergisiKitabı okudu
81 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.