Enver Paşa.
Enver, Mustafa Kemal'i kendisine rakip olarak görür ve onu kıskanırdı. Berlin'e ataşemiliter olarak giderken de, bunun için Selanik'ten uzaklaştırılmasını istemişti. Trablusgarp, Balkan ve Birinci Dünya Savaşları’nda da aynı düşünce ile hareket etmişti. Zaman zaman pervasız, fakat haklı uyarmalarından âdeta endişe duymuştu. Sonra onun parlamasını, kendi şöhretine gölge düşürür korkusu ile hiç istememişti. İttihatçı liderler de Enver'i desteklemişlerdi. Çanakkale'de yaptığı birbirinden parlak savaşları ister istemez halkoyuna duyurmuş, fakat Mustafa Kemal'in adını vermeye cesaret edememişti. - Çanakkale'yi ve dolayısıyla İstanbul'u kurtaran kumandan Mustafa Kemal'dir. Diyememişler, çekinmişlerdi.
Sayfa 194Kitabı okudu
Milli Kurtuluş Mücadelesi, Mustafa Kemal'e göre, antiemperyalist ve antikapitalist bir hareket olarak başladı.
Reklam
Atatürk - Bursa Nutku
. Mustafa Kemal'in tarih kitaplarına ve Kurtuluş Savaşı Tarihi'ne; "Bursa Nutku" olarak geçen konuşması işte bu toplantıda ve bu olaylardan sonra yapılmıştır. "Gerekirse Cumhuriyet Devrimleri adına şiddete bile başvurulabileceği" şeklinde de yorumlanan konuşmasında Mustafa Kemal şöyle diyor: "Türk genci, inkılapların ve rejimin sahibi ve bekçisidir. Bunların lüzumuna ve doğruluğuna herkesten çok inanmıştır; rejimi ve inkılapları benimsemiştir. Bunları zayıf düşürecek en küçük veya en büyük bir kıpırtı ve bir hareket oldu mu: "Bu memleketin polisi vardır... " demeyecektir, hemen müdahale edecektir: elle, taşla, sopa ve silahla... nesi varsa onunla, kendi eserini koruyacaktır. Polis gelecektir; asıl suçluları bırakıp, suçlu diye onu yakalayacaktır. Genç, "Polis, henüz inkılap ve Cumhuriyetin polisi değildir." diye düşünecek, fakat asla yalvarmayacaktır. Mahkeme onu mahkum edecektir. Yine düşünecek: "Demek adliyeyi de ıslah etmek, rejime göre düzenlemek lazım!... diye düşünecektir. Onu hapse atacaklar. Kanun yolundan itirazlarını yapmakla beraber, bana, İsmet Paşa'ya, Meclis'e telgraflar yağdırıp haklı ve suçsuz olduğu için tahliyesine çalışılmasını istemeyecek ve diyecek ki: "Ben inancımın ve kanatimin icabını yaptım. Müdahale ve hareketimde haklıyım. Eğer buraya haksız olarak gelmişsem, bu haksızlığı meydana getiren sebep ve amilleri düzeltmek de benim vazifemdir!... " İşte benim anladığım Türk genci ve Türk gençliği!... 5 Şubat 1933, BURSA .
Kürt sorunu mu, Türklük sorunu mu? (2005)
Erdoğan, "Türkiye'de Kürd sorunu vardır." dedi ve günlerdir bu söz üzerine Kürd sorunu yeniden gündeme taşındı. Şu 'soru'nun yerinde olduğunu düşünüyorum: "Recep Tayyip Erdoğan'ın, 'bu söylediği' bu ilgiyi hak ediyor mu?" Recep Tayyip Erdoğan'ın bu açıklamalarından sonra, Kürd aydınları
Büyük Doğu'nun yirmi dokuzuncu sayısında "Lozan'ın İçyüzü" diye yazılan makaleden: İngiliz murahhas heyeti reisi Lord Gürzon, nihayet en manidar sözünü söyledi. Dedi ki: "Türkiye, İslâmî alâkasını ve İslâm'ı temsil rolünü kendi eliyle çözer ve atarsa bizimle hulus birliği etmiş olur ve Hristiyan dünyasının hürmet ve minnetini
Sayfa 31 - Envâr Neşriyat •• Emirdağ2[Y]
Ankara'ya gidilecekti ama nasıl? Sivas Kongresi mali açıdan son derece zor koşullarda gerçekleştirilmişti. Gerçi delegeler, geldikleri yerlerin Reddi İlhak Cemiyetleri veya Müdafaai Hukuk Cemiyetlerinden kısmen yolluklarını almışlardı ama kısa bir süre sonra kimsede para kalmamıştı. Masraf olmasın diye delegeler ev­lerde kalıyordu. Sivas Müdafaai Hukuk Cemiyeti üyesi Şekeroğlu İsmail Efendi 23 delegeyi tam 32 gün süreyle evinde ağırlamıştı. İşte bu şartlar altında, Ankara'ya hareket tarihi 18 Aralık 1919 Perşembe günü olarak belirlenmişti. Hareket için hazırlıklar baş­lamıştı. Ellerinde, üstü açık, karaseri patlak, üç adet eski otomo­bil vardı ama lastikler ve benzin için gereken para yoktu. Ayrıca Heyetin yolculuk için de paraya ihtiyacı vardı. Bunun tek yolu, Osmanlı Bankası'nın Sivas şubesinden kredi almaktı. Banka Müdürü Oscar Schmidt, Mazhar Müfıt Kansu'yu Edirne'deki mu­tasarrıflığı zamanından tanımaktaydı. Bu bankadan kredi alına­bilecekti ama Mustafa Kemal'in kuşkuları vardı. "Bu para zorla alındı" gibisinden yalan propogandalardan çekinmekteydi, çünkü İstanbul Hükümeti onlar için bu tür yalan ve iftiraları etrafa yay­maktaydı.
Sayfa 145 - Kaynak YayınlarıKitabı okudu
Reklam
322 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.