Fahrenheit 451 1984 den 3 yil sonra Hugh Hefner tarafindan şu anda da yayim hayatina devam eden Playboy dergisinde ilk defa 1951 yilinda okuyucuyla bulusturulmus. Belkide o dönemin yayincilari tarafindan fazla distopik bulunan bu kitapta tasarlanan dunyanin kismende olsa yaşanmakta oldugunu 2012 yilinda vefat eden Ray Bradburynin de tanik olmasida ironik olmus. zamanlarinin cok ilerisinde yazan yazarlarin lanetleride bu olsa gerek.
"Mutlu olmamiz icin gereken her seye sahibiz ama mutlu degiliz" diye okura seslenen itfaiyeci Guy Montag; herkesin bildiği fakat kimsenin soylemeye cesaret edemedigi gerçegi vuruyor yüzümüze. Kitabi degerli kilan özelligi de bu zaten. Aslinda Guy Montagda hepimizden bir sey var. Anlatilan distopik gelecek cok uzak bir zamanda degil şu anda yaşaniyor kismende olsa. Kendisine ve dogaya yabacilamis, yanlizlaşmis ve duyarsizlasmis, Uyusturucular ve antidepresanlarin esiri olmus, uretmeyen ve surekli tuketen bireyler bize cokta uzak şeyler degil malasef. 1951 yilindan bakarak bizi ve çagimizi anlatmis yazar.
Kitap hakkinda dikkatimi çeken bir diger şey ise 1984 ile olan ortak yönleri idi. Guy Montag ile Winstom Smith, Claris ile Julia, Beaty ile Obrien iki kitapta da benzer şekillerde işlenmis karakterler. Ayrica tasarlanan her iki dunyanin da savaşin gölgesi altinda olmasida diger ortak yonleri. Her ne kadar 1984 kadar vurucu bir kitap olmasada Fahrenheit 451 de distopik kitaplar arasinda listeme girmeyi başardi.