İnsanlar o boktan anılarından, çektikleri sıkıntılardan bir türlü vazgeçmek istemezler ve ne yaparsanız yapın bunun dışına çıkmalarını sağlayamazsınız. Ruhlarını böyle oyalarlar.
Balçık ve Ruh. . . îşte insan, bu iki zıt unsurdan yaratılmıştır. İnsanın soyluluğu ve önemi, yönünü aşağıya doğru çevirip çamura batmasını veya yukarıya doğru döndürüp Kadir-i Mutlak Allah'a yaklaşmasını tesbit eden güçte yani iradesindedir. İnsan yolunu tesbit edinceye kadar bu iki zıt kutup arasında devamlı mücadele eder gider.
Rabbim, bize ne güzel bir yol nasib ettin! Şöyle bir yol: Efsanevî bir levha halinde, sislere batmış bir dağbaşına doğru ilerleyen kıvrım kıvrım bir patika örgüsü... Bu patika vaktiyle dünyanın en muazzam caddesiymiş; sonra gelen bozmuş, giden harab etmiş, en son gelenler ve gidenler de onu büsbütün tıkayıp üstünden geçilmesin diye sivriliğine cam
BİR FELSEFE ÖĞRETMENİNİN YANLIŞLARI
Bütün Türklerin dayanağı ve belkemiği olan Anadolu Türklerini her şeyden önce düşünmek, onları kalkındırmak anlamında olan makul Anadoluculuğun yanında, bir de, Anadolu dışındaki Türkleri defterden silmek, hattâ onlara düşmanlık gütmek gibi yıkıcı bir Anadoluculuk vardır ki son zamanlarda genişlemek istidadını
Müthiş iftiralara uğramadım değil:.....Kürt isyanını tahrik etmişiz. Şehzade Selim Efendi ile haberleşmişim!...Bunların yalan olduğu tesbit edilince İzmir Suikasti vesilesiyle İstiklal Mahkemesine verildim. Buradan da temize çıkmakla küçülmedim. Millet ve tarih huzurunda manen daha büyüdüm. Gerçi maddi olarak uzun yıllar çok tazyik olundum(baskı gördüm).
- " (…) 1 Şubat’ın mânâsı, bende 1990, derken 1991 ve sonra 1992’de meydana gelen olaylarla… En iyisi kuru tesbit: 1 Şubat 1983, Üstadım’ın İstikbâl İslâmındır isimli eserimi tamam hâlde istediği ve bana ikinci defa mühlet tanıyarak iade ettiği gün… O kadar silik bir gün ki, hatıramda sadece tamamladığım esere mühlet verişi kaldı… 1990 ise,