Kitabı inceleme olarak değil de küçük bir anektot olarak birşeyler yazmak istiyorum. Öncelikle bu şaheserin oluşturulma sürecine müthiş saygı duyuyorum o kadar saygı duyuyorum ki kitabı bir kaç günde bitirmemek için resmen çaba harcadım. 23 sene dile kolay öyle üç gün de bitirmek gerçekten içimden gelmedi. Gerçi kitapta beni öyle alıp götürmedi. Fikrimce bunun birinci nedeni çevirinin bana biraz tuhaf gelmesi, şöyle ki bazı konuşma dialogları öyle hızlı gelişiyor ki hangi lafı kim söyledi hangisi hangisi üç kere okumak zorunda kaldığım anlar oldu. Ama herşeye rağmen bir dönem filmi içindeymişim gibi hissettim çoğu zaman. Hele hele kitabın sonundaki el yazı notları karalamaların ilk hallerinin basıma eklenmiş olması daha başka, çok daha büyük bir saygı uyandırdı bende. Çok büyük emek çok. Neyse yeteri kadar övmem mümkün değil, içinde savaşın aptallığının en kötü ve gereksiz hallerinin işlendiği, savaşmaya mecbur bırakılan insanların duygu durumları, tabii ki aşk, ve hüzün ve bazı duyguları da sana bırakıyor, her şey de anlatılmaz ya. Ne diyor usta en sonunda; insanlar öldüğünde onları gömmeniz gerekir ama bunu hakkında yazmak zorunda değilsiniz.
Okuyun, okutun