Hepinizin de bildiği gibi, Aristo'dan önce gelen antik düşünürler, rüyayı rüya gören zihnin bir ürünü olarak değil, bir tür vahiy olarak görmüşlerdir. Ve hep olduğu gibi, antik çağlarda da rüyalarla ilgili iki karşıt görüş vardı. Bunlardan biri, rüya gören kişiyi uyarmak veya onu gelecekten haberdar etmek için gönderilen gerçek ve değerli rüyalar; diğeri ise, rüya gören kişiyi yanıltmak veya yıkıma sürüklemek için gönderilen sahte, değersiz ve boş rüyalardı.