"Aşk, bir bedende iki kişi."
“Ey aşk...! bir mucize gerçekleştir şimdi
Şapkandan bir kumru havalansın
Bana öyle büyük ki bu kalp,
Gelsin yüreğime yuvalansın”
Kitabı okurken sımsıcak bir yürek buldum. Yaşam kavgasının molalarında, sıcacık bir poğaça, buğusu üstünde demli bir çay, sevgi ve vefayla beslenmiş hoş bir muhabbet, zifiri
….bak şu hançerin üstüne.
Üzerinde İtalyanca bir cümle: Entrero in un cuore!
manası nedir biliyor musun? ‘’Bir kalbe gireceğim!’’ demek
ve bu senin kalbin. (Sayfa 179)
bu diyaloğa cevaben youtu.be/ZWwtLPtQLHw şunu bırakayım da 179' dan sonra nasıl bir kafayla okuduğum anlaşılsın :D
artık ciddileşebilirim
(Bu incelemedeki hiç bir şey kurgu değildir, tamamen gerçek bir yaşantıyı yansıtmaktadır.)
Bir varmışsın, hem de çok güzel varmışsın, en güzel sen... Bir de bakmışlar ki bir sokak ortasında cansız yatıyorsun, artık yoksun.
Sene: 1971
Yer: Sosyal Bilgiler Fakültesi / Ankara
Olay: Anlatmaya dilimin varmadığı bir utançtan başka bir şey
Dili çok güzel, sade ve akıcı. Altı çizilecek ve alıntı yapılabilecek yığınla satır dolu bir kitap. Şahsen ben okumaktan büyük keyif aldım, yaşamın her alanından izler buldum. Hiç bitmesin istediğim “Bir Delinin Senfonik Dokundurmaları” isimli şiirini aşağıya alıyorum.
-Sevgi,
Kilidi olmayan tek hazinedir.-
-Sevgisiz kalp ışık girmeyen mabet
Nihayet Dostoyevski’yi bu denli etkileyen büyük yazar Gogol ile tanıştığım o büyük gün geldi. Bu etkilenme öyle boyutlara varmıştır ki Dostoyevski’nin eserleri benzerliklerden ötürü ağır eleştirilere maruz kalır. Aksakov “Bütün Rusya Gogol’ü tanır, yapıtlarını hemen hemen ezbere bilir. Böyleyken Dostoyevski, Gogol’ün tümcelerini olduğu gibi
_Söz ile Sihir eskiden aynı şeydi; sözlerin sihirli güçleri vardır.
_Sevgi ve sinir doğru orantılıdır.
_Aşk yoktur; libido vardır. Aşık insan deIidir.
_Dünün mutsuz çocukları, bugünün psikopatlarıdır.
_Hiçbir önerme, kendi kendisinin kanıtı olamaz.
_Sanat, çocukluk tecrübelerinin büyüklüğe
Dün balkonda çay içiyoruz. Konu koronavirüsün bulaşıcılığına geldi. Hani bir hasta 30 kişiye bulaştırabiliyor ya, onu söyledi biri. Eşim “kötü şeyler genelde böyledir, bir kişide kalmaz, bulaşır. Mesela küçük bir çocuk kötü bir söz duyar, onu arkadaşına söyler, o kendi arkadaşına...kim bilir kaç çocuk o sözü duymuş olur. O yüzden her davranışa, her söze dikkat etmek lazım” dedi. Bu konuda çocuklar örnekler verdiler, yaşadıklarını anlattılar. Sözün bi yerinde dedim ki, “Yıllar önce bir hikaye okumuştum. Bir kadın eşiyle tartışıyor. Evden mutsuz çıkıyor. Otobüs durağına geldiğinde, orada bekleyen diğer yolcu “günaydın” deyip gülümsüyor kadına. O gülümseme evden mutsuz çıkan kadına bulaşıyor. Kadın öğretmenmiş. Otobüs durağındaki kadının bulaştırdığı gülümsemeyi sınıfındaki 30 çocuğa taşıyor. Sınıfa mutlu giriyor çünkü. Çocuklardan birinin anne babası boşanma sürecinde. Çok mutsuz çocuk. Öğretmeninin o enerjisi çocuğa geçiyor, çocuk kendini iyi hissediyor. Çocuk okuldan eve dönünce annesine gülümsüyor. Mutluluk, boşanma sürecindeki mutsuz anneye geçiyor. O anneden görüştüğü kişilere ve onların da görüştüğü kişilere... Tek bir sıcak gülümsemeyle onlarca insanın enerjisi düzeliyor. Yani bu da mümkün, iyiliği bulaştırmak da mümkün” dedim. Artık karar onların ve bizim; etrafımıza kötü enerji mi yaymak istiyoruz, iyi enerji mi biz seçeceğiz💕
Merhaba sevgili okur,
Dostoyevski’nin hayli hacimli eserlerinden birisi olan Ecinniler’i sonunda bitirdim efenim. Düşündüğümün aksine oldukça sürükleyiciydi ama ben çok yoğun bir dönemimde başlama hatası yaptığım için okumam biraz uzun sürdü.
Tarihi ve siyasi alt yapısı sebebiyle ön hazırlıkla okunması gerektiğini düşünüyorum. Ben ön